Değerli okuyucularım, evvela Mübarek üç aylarınız ve Receb-i şerifiniz hayırlı mübarek olsun. Cenab-ı Mevla özel lütuf ve ikramda bulunduğu bu güzel zaman dilimlerinde, bizleri bir yıllık çalışmamızın maddi ve manevi semeresini kazananlardan eylesin amin.
Değerli okuyucularım, evvela Mübarek üç aylarınız ve Receb-i şerifiniz hayırlı mübarek olsun. Cenab-ı Mevla özel lütuf ve ikramda bulunduğu bu güzel zaman dilimlerinde, bizleri bir yıllık çalışmamızın maddi ve manevi semeresini kazananlardan eylesin amin.
Kur-an’ı Kerim’in ve Risale-i nurun hizmetkarlarından olmaya çalışan, İngiltere’de sosyoloji doktorası yapmış Ali Mermer ağabeyimiz var. Şu an kendisi ABD’de Kuran-ı Kerime ve Risale-i Nur’a olan hizmetine devam ediyor. Ali ağabeyimden nakil bir hadise anlatacağım ve bunun üzerine konumuzu bina etmeye çalışacağım inşallah.
Bir gün İstanbul’da belediye otobüsünde iken duraktan bir baba oğul otobüse binerler. Çocuk 12-13 yaş civarındadır ve elinde kafes içerisinde bir muhabbet kuşu vardır. Ali ağabeyim de elinde 99’luk tesbih zikretmektedir. Çocuk ile aralarında şöyle bir konuşma geçer.
Ali ağabey: Selamunaleykum!... Siz ressam mısınız?...
Çocuk: Hayır değilim..
Bu arada baba araya girerek lafa karışır, benim oğlum okuyor ne ressamlığı falan der… Biraz ortalık sakinleşince tekrar Ali ağabey çocuğa döner ve ‘Siz ressam değilseniz , peki EVLADIM !... BU KUŞU KİM BOYADI’’ der. Bunun üzerine çocuk bu soru karşısında şaşkına döner ve cevap veremez.
Çocuğun babası Ali ağabeyimin dış görünüşünden de oluşturduğu ön yargıyla, çocuğu alelacele çekeleye çekeleye ilk durakta otobüsten indirir. Tabii burada dış görünüş önyargısıyla, sayfalarca kitap yazılabilecek bu sorunun güzelliğini anlama gayretine hiç girmeyen zihniyeti de tartışmak lazım. Ama bugünkü konumuz bu değil… O yüzden sorumuza dönelim.
Eğer Ali ağabeyim arza ait bir soru sorsaydı yani şunları sorsaydı,
Bu kuşun cinsi ne?
Bu kuş ne yer?
Bu kuş kaç lira? V.b. Bütün bu sorular dünyada cevap bulan sebepler dairesinde ki sorulardır. Yani mülk boyutuna ait dünyevi eğitim sistemlerinin kurgulayıp cevaplattırdığı sorulardır. Fakat “EVLADIM BU KUŞU KİM BOYADI ?’’ sorusu bu kainatın gerçek sahibini hatırlatan soru olduğu için, o güzel yavrumuz bu soruya karşı antrenmanlı değildi. Zaten bu soruda şık da yok çünkü hiçbir nesne ve mahluk alternatif bir şık dahi olamaz.
Şimdi gelin biraz eğitim sistemimize daha doğrusu öğretim sistemimize bir göz atalım. Şimdi hayal edelim önümüzde bir tablo var. Tabloda bir ev var, evin yanında ağaçlar var, şirin bir derecik akıyor… Bize dayatılan, bu tablonun tamamını görmememizi sağlamak. Biz o tabloda ki evin bacasının tuğlası hakkındaki her şeyi biliriz. O tuğlanın bütün fiziki kimyasal yapısını öğreniriz, nerede ve nasıl üretildiğini, hammaddelerini ezbere biliriz. Fakat o tuğlanın bir bacaya ait olduğunu, o bacanın bir eve ait olduğunu ve o evin de bu tablonun bütününde bir yeri olduğunu bilmeyiz. Tablonun tamamının da mahir bir ressam tarafından yapıldığını anlayamayız, anlatmazlar. Halbuki tablonun tamamına bakabilsek ayrıntılarda boğulmasa beynimiz, asıl olana, yani tablonun ressamına gideceğiz, götürmezler !...
Eminim Mehmet Akif’in özlediği Asımın nesli ve Bediiüzaman’ın “Bizler kışta geldik, sizler cennet asan bir baharda geleceksiniz’’ dediği, Muhammedi güllerin buram buram kokularıyla ve güzellikleri ile kainatı kapladığı, Muhammedi nuru gönüllerden gönüllere akıtan, nurlu yolun yılmaz ve yorulmaz yolcuları bu soru (EVLADIM BU KUŞU KİM BOYADI ?) karşısında haykırarak ALLAH C.C. diyecektir inşallah amin.
Tekrar üç aylarınız ve Receb-i şerifiniz mübarek olsun. Peygamber efendimizin duasıyla yazımız son bulsun inşallah…
“ALLAHIM, Recebi ve Şabanı bize hayırlı ve mübarek eyle, bizi Ramazana kavuştur.’’ Amin
Hoş kalın
Next