Merhum Raif Karadağ, “Osmanlı İmparatorluğu, Şark meselesinin hem amillerinden biri hem de bizzat mevzuudur” diyor. Bu bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun harici siyaseti hakkında fikir ve mütalaa serdetmenin cidden müşkil olduğunu belirtmektedir. Osmanlı

Merhum Raif Karadağ, “Osmanlı İmparatorluğu, Şark meselesinin hem amillerinden biri hem de bizzat mevzuudur” diyor. Bu bakımdan Osmanlı İmparatorluğu’nun harici siyaseti hakkında fikir ve mütalaa serdetmenin cidden müşkil olduğunu belirtmektedir. Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa devletleri karşısında iki siyaset takip etmek mecburiyetinde kaldığını anlatan Karadağ, bunu iki ayrı amil olarak ele almaktadır.

a)- Şark meselesinin birinci sebebi, dinidir ve Sâlib’in Hilal’e açtığı mücadeledir.

b)- Şark meselesinin ikinci ve dahi devam eden hakiki cephesi, hammadde kaynaklarının Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının derinliklerinde bulunması ve bu maddeleri elde etmek için Hıristiyan devletler arasında günümüzde dahi devam eden mücadele.

Karadağ’a göre, Osmanlı İmparatorluğu, Türklerin İslamiyeti kabul ettikleri tarihten itibaren takip ettikleri siyasete, yani Din ve Allah için cihad  siyasetine bağlı kalmıştır.

Buradan şunu anlıyoruz. Türkler İslâm sancağının yükselmesi için ortaya çıkınca Avrupalı bundan rahatsız olmuş ve Türklüğe günümüzde hâla devam eden bir savaş açmıştır. Karadağ, Şark Meselesi kitabında Albert Sorel’in bir sözüne yer verir. Sorel, bu konuda şöyle der: “Türkler, Avrupa’da görünür görünmez ortaya bir Şark Meselesi çıktı. Papazların ve küçük küçük zorbaların idaresine kendisini rahatça teslim etmiş, şarabını içip uyuklayan Avrupa’nın kapısından içeri giren dipdiri insanlar, yepyeni bir nizam içinde akıp gelen başarılı ve muazzam kuvvetler, o zamanki Avrupalının örümcekli bulanık kafasında bir şok tesiri yaparak onda şifa bulmaz bir dehşet hastalığı (!) doğurmuştur. Türklerin uyuklayan Avrupalının afyonunu patlatması hadisesi, öylesine derin bir tesir yapmıştır ki, aradan yedi asır gelip geçmiş olmasına ve bir gün eski dipdiri delikanlının hasta adam (!) şekline sokulmasına rağmen Avrupalının 20 batın torunları dahi bu Türk hastalığından Türk şokundan kurtulamamıştır.”

1920 yılında Yanya’da doğan Raif Karadağ’ın ailesi 1924 yılında mübadeleyle Türkiye’ye geldi ve İstanbul’da Pendik’e yerleşti. Raif Bey, Pendik İlkokulu'nu bitirdi. Kadıköy Ortaokulu'ndan mezun oldu. Gazeteciliği kendine meslek seçti. 1952 yılında Yeni Büyük Doğu gazetesinde yazmaya başladı. Son Havadis, Tercüman ve Bizim Anadolu gazetelerinde yazdı. Selver Hanımla evlendi. Murat ve Ferhat adlı iki çocuğu vardır. 1973 yılında, Ankara’da kaldığı bir otel odasında esrarengiz bir şekilde vefat etti.

Eserleri:  Petrol Fırtınası, Muhteşem İmparatorluğu Yıkanlar, Şark Meselesi, Musul Raporu