Sapanca Yanık köylüler uzunca bir süredir köyün sırtının yaslandığı dağlara açılmak istenen taş ocağını durdurmak için mücadele veriyorlar. Sanıyorum yerel ve ulusal basın aracılığıyla konudan bir şekilde haberdar olmuşsunuzdur. Olmayanlar veya ilgilenmey
Sapanca Yanık köylüler uzunca bir süredir köyün sırtının yaslandığı dağlara açılmak istenen taş ocağını durdurmak için mücadele veriyorlar. Sanıyorum yerel ve ulusal basın aracılığıyla konudan bir şekilde haberdar olmuşsunuzdur. Olmayanlar veya ilgilenmeyenler için kısaca özetlemek gerekirse hızlı tren projesi kapsamında kullanılmak üzere köyün hemen üst tarafında taş ocağı açılmasına karar verildi, ihalesi yapıldı vs… tam bu noktada konudan haberdar olan Yanıklılar “bir dakika!...” dediler…
“Buraya taş ocağı açamazsınız, çünkü;
1- Taş ocağı bu muhteşem doğada büyük bir çevre faciasına yol açacak…
2- Taş ocağında kullanılan patlayıcılar, buradan çıkartılan taşları taşıyan kamyonlar içme suyu kaynağımız olan Sapanca gölünde büyük bir kirliliğe sebep olacak…
3- Taş ocağı işletilen bölgelerde patlama sırasında havaya karışan toz zerrecikleri o bölgede yaşayan insanların akciğerlerinde toplanıyor, astım ve kanser hastalıklarına neden oluyor… Biz ve çocuklarımız bu riske maruz bırakılacağız.
4- Patlamalar ve ocaklarda kırılan taşları taşıyan kamyonlar, hem köyümüzün yollarını bozacak, hem de kirliliği sürekli olarak köyümüzün içine taşıyacak. Toz köyümüzün sokaklarına, evlerimizin içine, ciğerlerimize dolacak…
5- Biz geçimini meyvecilikle sağlayan bir köyüz. Meyve ağaçlarımız ve tarım alanlarımız tozla kaplanacak…
6- Burası bizim yaşadığımı yer. Taş ocağının ve kamyonlarının sürekli olarak yaratacağı gürültü kirliliği içinde nasıl yaşayacağız?...
Yanıklılar muhtarları Sibel Baykal ile birlikte kararlı bir mücadele verdiler. Sakarya bazında Valilikten başlamak üzere bütün yetkililere ulaştılar, siyasi partilerin il ve ilçe teşkilatlarından haklı mücadelelerine destek vermesini istediler, yerel ve ulusal basına sürekli olarak bilgi aktararak seslerini duyurdular, sivil toplum örgütlerini harekete geçirdiler, defalarca eylem yaptılar… bu eylemlere Tema Vakfı da geldi, Türkiye’nin en dikkat çeken taraftar topluluklarından Beşiktaş Çarşı da, Sakarya ve Kocaeli Kafkas Kültür Dernekleri, halihazırda taş ocağı çilesini çeken çevre köylerden vatandaşlar, sendika temsilcileri, ulusal ve yerel basın temsilcileri de… Ama en önemlisi Yanık köyünde oturanların kendi sorunlarına sahip çıkmakta gösterdikleri kararlılıktı. Yetkililer sorunlarımızı çözsün mantığıyla şikayet edip oturmadılar, sonuna kadar demokratik haklarını kullanma kararı ile birlik ve beraberlik içersinde hareket ettiler. Bazı kişiler ve kuruluşlar tarafından üstelik çok da ikna edici yöntemlerle yanıltılmaya çalışılmalarına rağmen ne açtıkları davadan vazgeçtiler, ne de mücadeleden…Üstelik kadınlı erkekli, çoluklu çocuklu…
Özetle şunu söylemeye çalışıyorum; içinde yaşadığımız sistemin adı her ne kadar demokrasi olsa da, gücü veya parası fazla olan birileri çıkıp, hakka hukuka uygunluğuna çok da dikkat etmeden bir takım yaptırımlarda bulunmak isteyebiliyor. Göz göre göre zarar göreceğiniz böyle bir durumda o gücün karşısında boynunuzu büküp kaderinize razı da olabilirsiniz, zor olanı seçip mücadele de edebilirsiniz. Yanıklılar işte bu 2. yolu tercih edenlerden. Üstelik de kavgasız gürültüsüz, üzerlerine kuralsızca veya hile yaparak gelenlere karşı yasal sınırlar içerisinde örnek bir mücadele verdiler.
Gelen son haberler, onların bu kararlı tutumları karşısında taş ocağı için başka bir yer aranmaya başladığı yolunda. Ama bu bilgi kesinleşene kadar onların tedbiri elden bırakmaya hiç niyetleri yok…
Next