Taksimdeki Gezi parkında bulunan ağaçların yıkılması için Belediye araçlarının başlattığı katliam harekatına gösterilen tepki sonrası gelişen olaylar, Ülkemizde ufak bir kıvılcımın bile vahim olaylara sebep olacağının bir göstergesi olarak algılanabilir.B

Taksimdeki Gezi parkında bulunan ağaçların yıkılması için Belediye araçlarının başlattığı katliam harekatına gösterilen tepki sonrası gelişen olaylar, Ülkemizde ufak bir kıvılcımın bile vahim olaylara sebep olacağının bir göstergesi olarak algılanabilir.

Belediyenin, elbette Başbakan'ın da izni ile oraya beton yığınlarından ibaret  AVM, Topçu Kışlası vs binalar için böyle bir katliama karar verilmesi ve uygulamaya koymaları da  ayrı bir garabet. Üstelik  İktidarın da ilk anda demokratik tepkiler olarak algılanacak karşı çıkışlara, orantısız güçle ve biber gazıyla müdahale izni  vermesi ayrıca bir rezalet.

Sosyal medyanın da  rol aldığı  provokasyon hareketine, Halk tv ve  CHP'nin de  destek  vermesi dışarıdaki  dış mihrakların ağızlarını  sulandırmış  olmalı ki  diğer  Ortadoğu ülkelerindeki oluşan  ve  adına  Arap   Baharı  verilen sözde demokrasileşme  hareketlerinin bir benzerinin Türkiye’de  tezgahlanması düşüncesinin bir provası  olması da olabilir bu. Adına Türk baharı adı konulması da bir gösterge. Şer güçlerin (ABD, AB ülkeleri ve daha birçokları) desteği ile ülkemizde  kaos sonrası gelişecek duruma Türk baharı diyeceksek, biz kışta kalalım daha iyi.

Bu ülkelerin provoke ettiği, sözde desteklediği  tüm ülkelerde  kan ve gözyaşından  başka bir şey  göremezsiniz..

Masumane başlayan çevreci harekatın, sonradan  BDP'nin, CHP'nin  ve ne olduğu belli olmayan sözde sosyal medyanın destek vererek, Türkiye’ye yayılması ve neredeyse sosyal patlama noktasına gelebilme  sürecine girmesi manidardır.

Emniyet  güçlerinin Taksim’den çekildikten  sonra yapılan, talan, milli servete verilen zarar, yakma  ve yıkmalar  hangi ülkede  vatandaşın kabul edeceği durumdur? Ankara’daki benzer olaylar da bu değil midir?

MHP genel başkanının açıklamaları  yüreğimize su serpmiştir. Bu ülke  sevdalılarının, olaylara bakış açısı  yaraların merhemi niteliğindedir.

Hiç bir MHP’li ve ülkücünün bu tip provokasyonlara alet  olmaması  övgüye şayandır.

Ayakları yere basmayan  Başbakanın  ve avanesinin önce şapkayı  önlerine  koyup düşünmeleri  ve  karar vermeleri  gerekmektedir.

Toplumu hiçe sayarak, sadece  yandaşlarının  evet dediği  durumlar  ve uygulamaya koyduğu hiçbir hareket barışı sağlamaz.

Başbakan olarak kendisine oy vermeyenlerin de, karşı olanların da  başbakanı olduğu bilinciyle hareket etmesi  gerektiği  bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Durumu iyi irdelemek ve idrak etmek zamanıdır. Son pişmanlık fayda etmez.

MHP’liderinin  sağ duyusu ve  öngörüleri bu ülkeye ışık tutacak niteliktedir. Doğmaya aday  olan bu  güneşin  önünü kesmemek gerekir. Yarınların  aydınlık  Türkiyesi ve toplum barışı için  son şanstır...

                                                                               SAYGILARIMLA