Hepsine büyük geçmiş olsun. Ailelerine sağ salim kavuşmaları, aileleri kadar bizleri de fazlasıyla memnun etti.
Dolayısıyla böylesine büyük bir operasyona imza atıp 46 vatandaşımızı kurtaran herkese ülke olarak teşekkür borçluyuz.
Gerçekten de, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bütün görevliler, bu konuda büyük çaba sarf etti.
Çok şükür hiçbirinin “burnu bile kanamadan” hepsi ailelerine kavuştu. Dosta düşmana da Türkiye’nin gücü gösterilmiş oldu…
Hatırlayın “paralel yapının” medyası ve muhalefet bu olayı nasıl siyasi emellerine alet etmişti.
Onlara göre olay bir “algı operasyonuydu.” Büyükelçilik personeli önce kaçırılıp sonra da Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi kurtarılacaktı.
Günlerce “rehine” krizi üzerinden sorumsuzca haber ve açıklamalar yapılıp 49 kişinin hayatı resmen riske atıldı.
Hükümet, süreci sesiz ve derinden takip edip sorumsuz haberlere ve açıklamalara cevap vermedikçe de olmadık senaryolar üretildi…
Bir kere karşınızda önüne gelenin “kafasını kesen” bir yapı var. Adamlar kimi rehin alsa kamera karşısında insan boğazlayıp koca devletlere kafa tutuyor.
Böyle bir durum karşısında “dillerini” tutmak yerine adeta karşı tarafı tahrik edici açıklamalar yapıldı.
Sanki Hükümetin “rehine” krizi karşısında bir hata yapıp kaçırılan insanlarımızın başına bir şey gelmesi beklendi…
Kim ne derse desin, yapılan iş, dünya “istihbarat” örgütlerine ders olacak nitelikte bir operasyondur.
O bölgede tam 100 günü aşkın sürede bir istihbarat çalışması yapıp en sonunda operasyon kararı vermek kolay değil.
Resmen “mayınlı bir bölgeden” bir değil, iki değil, üç değil tam 49 kişiyi kurtarıyorsunuz. En ufak bir hata tam bir facia ile sonuçlanabilirdi.
Bu, ülke olarak gurur duyacağımız bir olaydır. Başta Amerika olmak üzere batılı devletler bir tek vatandaşını IŞİD’in elinden kurtaramazken biz 49’unu birden aldık…
Yine de birileri düzenlenen operasyonla 49 kişinin IŞİD elinden kurtulmasına pek sevinmiş görünmüyor.
Nitekim bugün kurtarılan bu 49 kişiden birinin operasyon sırasında burnu kanamış olsaydı ortalık yangın yerine dönmüştü.
Pusuda bekleyen “paralel yapının” yayın organları ve tabi ki muhalefet, başta Cumhurbaşkanı, Başbakan ve MİT Müsteşarını topa tutmuştu.
Ama şimdi “IŞİD’in elinde rehin kalanlar” kendileri oldu. Bakalım sizi kim kurtaracak? Hoş IŞİD kendi verse de bu millet sizi bir daha asla kabul etmez…
Next