Dün bir yağmur yağdı, yine bildik manzaralar karşımıza çıktı. Neredeyse şehrin her bölgesinden “su baskını” manzaraları yaşandı.Öyle ki şehrin her yerinden “[email protected]” adresine “su baskını”ile ilgili fotoğraf ve görüntüler gelmeye başladı.Bu gö
Dün bir yağmur yağdı, yine bildik manzaralar karşımıza çıktı. Neredeyse şehrin her bölgesinden “su baskını” manzaraları yaşandı.
Öyle ki şehrin her yerinden “[email protected]” adresine “su baskını”ile ilgili fotoğraf ve görüntüler gelmeye başladı.
Bu görüntü ve fotoğrafların bir bölümünü sizlerle paylaştık. Ortaya çıkan manzara bu şehre doğrusu hiç de yakışmadı…
Tamam, son zamanlarda yağan yağmurlar şiddet ve yoğunluk bakımından hakikatten “anormal” bir hal aldı.
Mübarek yağdı mı ortalığı biranda göle çeviriyor. Biraz alçak yerlerde kalan ev ve işyerleri anında su ile doluyor.
İnsanlarda “su baskınlarına” karşılık tedbir almaya çalışıyor ama nafile. Bu işin üstesinden öyle “iptidai” usullerle gelmek mümkün değil…
Olağanüstü durumlarda hemen ilgili kurumları suçlamak âdetim değildir. Zira adı üstünde olağanüstü durum olunca işin şekli değişir.
Ancak bu olağanüstü haller artık sürekli olarak tekrarlanmaya başlıyor ve aynı manzaralar ortaya çıkıyorsa artık ilgili kurumların tedbir alma zamanı gelmiş demektir.
Nitekim dün ve ondan önceki günlerde yaşadıklarımız ne ilk ne de son olacaktır. Dolayısıyla ilgili kurumların artık tedbir alma zamanı gelmiştir…
Evet, ben şahsen “Sakarya kanalizasyon şebekesi” ve buna ek olarak yapılan “yağmur suyu drenaj” sisteminin yetersiz olduğuna katılmıyorum.
Tam tersi her iki şebekenin de şehrin altyapısına uzun yıllar sorunsuz bir şekilde hizmet edeceğine inanıyorum.
Ancak gerek “Sakarya kanalizasyon şebekesi” gerekse “yağmur suyu drenaj” sisteminin bir yerinde aksaklık olduğu da ortadadır.
Bu aksaklığı veya eksikliğibulup iyileştirmek de ilgili kurumların görevidir. Zira insanlara her yağmur sonrası bu işkenceyi çektirmeye kimsenin hakkı yoktur…
Teknik konuları SASKİ’ye bırakıp dünkü yağmur sonrası yaşananları özetleyecek olursak vatandaş yine kendi başının çaresine baktı.
Hani insanlar kendi çabalarıyla ev ve işyerlerine giren sulardan kurtulmaya çalıştı dersek inanın abartmış olmayız.
Nitekim elimize ulaşan onca fotoğraf ve bir o kadarda görüntü arasında ev ve işyerlerini “su basan” vatandaşın imdadına yetişen bir tek kurum göremedik.
Gariban vatandaş her zaman olduğu gibi yine kendi imkânlarıyla bir şeyler yapıp zararlarını en aza indirmeye çalıştı…
Maalesef dün insanlar “yağan rahmete” sevinemedi. Ev ve işyerlerini su bastı. Sinyalizasyon sistemi devre dışı kaldı, trafik içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Kısa süreli de olsa elektrikler kesildi. Çeşmelerden akan “şebeke suyu” bir müddet ağır bir kokuyla birlikte geldi.
İşin kötüsü insanlar bütün bu olumsuzluklar yaşanırken sorumlular o bildiğimiz tekerlemedeki “Arap kızı” gibi “yetkililer camdan bakıyor” modundaydı…
Next