Hendek ilçesi Yukarıçalıca Mahallesi mevkiinde yaklaşık 15 dönüm üzerine kurulu havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020'de meydana gelen ve yaklaşık 50 kilometre mesafeden, kentin birçok noktasından duyulan patlamalarda 7 kişi hayatını kaybederken, 128 kişi de yaralanmıştı.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı ile Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca patlamayla alakalı soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmayı yürüten Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin hazırlanan fezleke, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti. 6 Ocak tarihinde gerçekleşen ilk duruşma, salonun yetersiz olması sebebiyle ertelenmişti. Bu kapsamda Ferizli ilçesinde özel olarak hazırlanan salonda ikinci duruşma başladı. 108 müştekinin dinleneceği davanın ise 3 gün sürmesi planlanıyor.
Mahkemede fabrika sahibi sanık Yaşar Coşkun, savunmasını vermeye başladı. Olayın sabotaj olduğunu dile getiren Coşkun, ilk patlama ile ikincisi arasında 500-600 metre mesafe olduğunu belirterek, fabrikanın standartlara uygun şekilde yapıldığını ve kendisi hakkında yapılan suçlamaları kabul etmediğini söyledi.
Terörist muamelesi gördüğünü dile getiren Coşkun, “Patlamanın ardından bölgeye gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu beye de bu olayın sabotaj olabileceğini belirttim. Fabrikamız standartlara uygun şekilde yapılmıştır. İlk patlama ile ikincisi arasında 500-600 metre mesafe var. Bu yüzden ilk günlerden bu yana bu olayın sabotaj olabileceğini söyledim. Gözaltına alınana kadar oradan ayrılmadım. Hala iddia ediyorum sabotaj olabilir. Hakkımdaki iddianamede yer alan iddiaların hiçbirini kabul etmiyorum. Çünkü havai fişekten anlayan bilirkişi yok” dedi.
Fabrikanın uygun olmaya yere ve mevzuata uygun yapılmadığı yönünde iddialar bulunduğunu söyleyen Yaşar Coşkun, “Eğer böyle olsaydı, ruhsat verilmezdi. 3 senede bir ruhsat gözden geçirilir ve tekrar verilir. Mevzuata aykırı bir fabrikada 15-16 sene nasıl çalışılır? Türkiye’de savaş çıksa ordu gelip burada cephane üretebilir. Kaçak yapı denilen 3 yapı var. Bunlar 30-40 metrekare. Fabrikanın alanı ise 16 bin metrekare. Buralar sadece ruhsatı alınmamış yerlerdir. Raporlar iş bilmeyen kişiler tarafından hazırlandığı için abartılıyor. Tüzükte ne yazıyorsa biz binalarımızı ona göre yapıyoruz” şeklinde konuştu.
Kaçak akım rölesi olmadığı iddialarının da gerçeği yansıtmadığını belirten Coşkun, “Kaçak akım rölesi mevcuttur. Ayrıca fabrikanın toplanma alanının da Arifiye’de olduğu söylenmiş. Böyle bir şey olması mümkün değil. Sığınma alanını da zorunlu olmadığı için yaptırmadık. İşçilere yanmaz kıyafet ve steril ayakkabı verilmediği iddiasında ise her bölümün ayrı bir kıyafeti olduğu için bazı işçilere bu kıyafetler verilmez. Biz kafamıza göre işler yapmıyoruz, mevzuata göre iş yapıyoruz. Fabrikada 3 tane iş güvenliği uzmanı var. Her zaman iş güvenliği uzmanı eğitimi veriyoruz. Bunun belgeleri mevcuttur. Türkiye’de A Sınıfı iş güvenliği olmadığı için B Sınıfı uzmanlar A Sınıfı yerine geçer ve bunlar eğitim verir. Uzmanlarımız belli periyotlarla eğitimler verir” dedi.
“Terörist muamelesi gördüm”
Hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini belirten Coşkun, “Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Bu iddiaların hepsi asılsız. Bu iş dışarıdan gözüktüğü gibi bir iş değil. Terörist muamelesi gördüm, ben iş adamıyım. Ülkem için her zaman en iyisin yapmaya çalıştım. İstihdam sağladığım korona virüs sürecinde herkes işçi çıkartırken ben kimseyi işten çıkartmadım. Bir de denmiş ki; biz çok mal yapıp depoluyormuşuz. Sokağa çıkma kısıtlamasında işe gelemeyenler oluyor. Ben 50-60 kişi eksik çalışıyordum. 200’e yakın insanımız çalışıyordu. 200’e yakın kişinin mağduriyetinin giderilmesi lazım. Çoğu kişiye iş buldum. Şu an cezaevinde olduğum için bunları yapamıyorum. Biz Sakarya’nın bir değeriyiz” şeklinde konuştu.
Savunma sonrasında mahkeme heyetince Yaşar Coşkun’un çapraz sorgusu devam ediyor.