Türkiye “Suruç’ta” meydan gelen patlama sonucu 32 kişinin hayatını kaybetmesine kilitlendi.

Henüz bir “canlı bombanın” neden olduğu bu patlamanın “şokunu” üzerimizden atamadan bu defada bir askerimizin şehit olduğu haberini aldık.

Adıyaman’da güvenlik güçleriyle terör örgütü “PKK” arasında çıkan çatışmada Jandarma Uzman Onbaşı Müsellim Ünal “şehit” oldu…

Her iki olayın peş peşe gelmesi doğal olarak kafaları bulandırdı. Sanki birileri son birkaç yıldır Türkiye’yi karıştırmak için harekete geçti.

İlk deneme “gezi olayları” ile başladı. Bir iki ağacı bahane edenler ortalığı yangın yerine çevrildi. Olaylar günlerce sürdü.

İşyerleri, araçlar, bankalar ve daha birçok yer yakılıp yıkıldı. Çok şükür Recep Tayyip Erdoğan’ın “dirayetli” duruşu sayesinde bu olay bertaraf edildi…

Ancak “şer” cephesi boş durmadı. Türkiye’yi bir batağa çekmek adına içimizdeki ve dışarıdaki “hainler” çeşitli olaylara kalkıştı.

Hatta Türkiye’yi “terörist devlet” gibi göstermek isteyenler özellikle “medya” yoluyla inanılmaz bir “algı operasyonu” başlattı.

İşin kötüsü dışarıdan çok içimizdeki “hainler” Türkiye’yi karanlığa sürüklemek için elinden geleni yaptı. Hala daha yapmaya da devam ediyor…

Maalesef bu konuda özellikle “bir kısım medyanın” Türkiye’yi karıştırmak adına ciddi bir gayret içinde olduğunu görüyoruz.

Bazıları alenen ve açıktan resmen “kışkırtıcılık” yapmaktan geri kalmıyor. Adeta Türkiye karışsın, sokalar “kan gölüne” dönsün diye ellerinden geleni yapıyorlar.

Bazıları da “Suruç” olayında olduğu gibi bu “vahşeti” en ince ayrıntılarına kadar verirken, PKK tarafından şehit edilen askerimizi neredeyse görmezden geliyor…

Bunun en bariz örneğini dün yaşadık. Doğan Medyası “Suruç” olaylarını dakika dakika verirken PKK’nın “şehit” ettiği askerimizi adeta gizleyip kıyıda köşede verdi.

Adıyaman’da ki çatışmada PKK tarafından bir askerimizin “şehit”edilmesini haber içinde“lütfen”verdi. Haberi “manşete”veya ön plana çıkartmadı.

Neredeyse görmezden gelecekti ama gelen tepkiler üzerine “kerhen” kıyısından köşesinden haber yapmak zorunda kaldı…

Kimse kusura bakmasın, dünya “medyası”,ülkelerindeki en ufak bir olay karşısında nasıl sorumlu davranabiliyorsa, aynı sorumluluk “Türk medyası” içinde geçerlidir.

Ancak görünen o ki, “bir kısım medya” ülkede “kaos” olsun, her gün “şehit” haberi gelsin diye sorumsuzca davranmaktadır. Bunun “basın özgürlüğü” ile alakası yoktur.

Maalesef bazı kurum ve belediyeler“bir kısım medya” ve temsilcilerini kendi eliyle besleyip ortaya“sorunlu medya”çıkartmıştır. Bu vebalde onların payı yüksektir…