Her seyahate çıkışımda yanımda yalnızca bir valiz değil, hayallerimle dolu bir umut sandığı taşıyorum aslında.
Attığım her adımda, içimdeki özgür ruh biraz daha özgürleşiyor, zincirlerinden sıyrılıyor.
Gezip gördüğüm her yeni şehir, her sahil kenarı ya da dağ başı, bana yalnızca dış dünyayı değil, içimde saklı olan dünyayı da yeniden tanıtıyor.

Denizin dalgalarında, ormanın serin gölgesinde, uçağın kanatlarının göğe açıldığı o anda, başka bir Kıymet’e kavuşuyorum.

Gezerken hissettiğim özgürlük, içimde derin bir huzura dönüşüyor; sanki her yolculukta, ruhumun başka bir köşesini keşfetmeye gidiyorum.

Yolculuklarımı sadece gezilecek yerler listesine bir çentik atmak için yapmıyorum.
Gittiğim her yerde kendimden bir şeyler buluyor, bıraktığım izleri hissediyorum.
Her dönüşümde kendimi daha zengin, daha dolu bir “ben” olarak buluyorum.

Seyahatlerim bana yalnızca doğanın güzelliğini değil, kendi iç dünyamın da sonsuz renklerini gösteriyor.