Dün, 3 Kasım 2002 tarihi, Türkiye siyasi tarihinde bir dönüm noktasıdır ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AK Parti) tek başına iktidara geldiği seçim olarak hafızalara kazınmıştır...

O tarihten beri, yani 23 yıldır kesintisiz iktidarını sürdürmektedir…

Çoklu partili seçimlerde dünya tarihinde görülmemiş bir durum…

İşte bu tarihi olayın detaylı bir analizi…

2002 Genel Seçimlerinin Arka Planı…

Seçimlere gidilen ortam oldukça gergin ve ekonomik olarak kırılgandı…

1. Ekonomik Kriz: 2000 ve özellikle Şubat 2001'de yaşanan büyük ekonomik kriz, Türkiye ekonomisini derinden sarsmıştı. Bankalar iflas etmiş, işsizlik tırmanmış, Türk Lira'sı değer kaybetmişti. Halk, mevcut siyasi partilere olan güvenini büyük ölçüde yitirmişti…

2. Siyasi İstikrarsızlık: 1999-2002 yılları arasında koalisyon hükümetleri (DSP-MHP-ANAP) ülkeyi yönetiyordu. Bu koalisyonlar, ekonominin düzeltilmesi ve siyasi reformlar konusunda yetersiz kalmış, sık sık iç çekişmeler yaşanmıştı.

3. "Yüzde 10 Barajı": Türkiye'de uygulanan yüksek seçim barajı, birçok partinin meclise girememesine neden oluyordu. Bu durum, seçmenlerde "oyum boşa gitmesin" psikolojisiyle büyük partilere yönelime veya "protesto oyu"na sebep oluyordu...

Seçim Sonuçları ve Siyasi Deprem…

3 Kasım 2002 Pazar günü yapılan genel seçimlerde sonuçlar adeta bir siyasi deprem yarattı…

AK Parti'nin Zaferi: Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlığını yaptığı, 2001 yılında kurulmuş nispeten yeni bir parti olan AK Parti, yüzde 34.28 oy oranıyla birinci oldu...

Tek Başına İktidar: AK Parti, 550 sandalyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 363 sandalye kazanarak, barajı geçen diğer tek parti olması ve seçim sisteminin getirdiği sandalye dağılımı sayesinde tek başına iktidar oldu...

Meclis Dışı Kalan Partiler: Seçimden önce iktidarda olan DSP, MHP ve ANAP gibi köklü partiler, yüzde 10 barajını aşamayarak meclisin dışında kaldılar. Bu, seçmenin mevcut düzene verdiği büyük bir tepki olarak yorumlandı...

CHP Ana Muhalefet Oldu: yüzde 10 barajını geçebilen tek diğer parti, yüzde19.38 oy alan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) oldu ve ana muhalefet partisi konumuna geldi...

Ve yeni kurulan Genç Partide iyi bir oy almıştı ama barajı geçememişti…

Bağımsızlar: Seçimde, çoğunluğu doğu ve güneydoğu bölgelerinden olmak üzere 9 bağımsız milletvekili meclise girdi...

AK Parti'nin Kazanma Nedenleri…

AK Parti'nin bu beklenmedik başarısının ardında yatan birkaç temel neden vardı…

1. "Yeni Yüz" ve "Değişim" Vaatleri: AK Parti, kendisini yolsuzluk ve ekonomik krizle anılan eski siyaset anlayışının dışında, "yenilikçi" ve "değişimci" bir parti olarak tanıttı...

2. Ekonomik Söylem: Seçim kampanyasında ekonomik istikrar, düşük enflasyon, yabancı yatırım ve refah artışı vaatleri öne çıktı. Ekonomik krizden bunalan halk, bu vaatlere umutla sarıldı...

3. Muhafazakar-Demokrat Çizgi: Parti, muhafazakar değerleri merkeze alan ancak aynı zamanda demokratik ve piyasa ekonomisini benimseyen bir söylem geliştirdi. Bu, geniş bir seçmen kitlesine hitap etmesini sağladı...

4. Etkili Liderlik: Recep Tayyip Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde kazandığı popülariteyi ve karizmatik liderlik özelliklerini seçim kampanyasında etkili bir şekilde kullandı...

(Not: Erdoğan, seçimden önce Siirt'te okuduğu bir şiirden dolayı yasaklı olduğu için bu seçimlerde milletvekili adayı olamamış, parti genel başkanlığını Abdullah Gül yürütmüştü. Erdoğan'ın yasağı, seçimden sonra kalkmış ve Siirt'te yapılan ara seçimle meclise girmiştir)

Sonuçları ve Etkileri…

3 Kasım 2002 seçimleri, Türkiye'de siyaseti uzun yıllar şekillendirecek bir dönemi başlattı…

Siyasi İstikrar: Ülke, uzun bir aradan sonra tek parti çoğunluğuna sahip güçlü bir hükümete kavuştu…

Ekonomik Reformlar: AK Parti hükümeti, Kemal Derviş'in hazırladığı "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"nı uygulamaya devam etti ve ekonomi bir süre için toparlandı...

AB Uyum Süreci: Seçimden sonraki yıllarda, Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde bir dizi demokratik reform (siyasi haklar, azınlık hakları vb.) paketi hayata geçirildi...

Türk Siyasetinde Yeni Dönem: Seçim, 1990'lara damgasını vuran koalisyonlar ve siyasi krizler dönemini sona erdirdi ve AK Parti'nin Türk siyasetine uzun yıllar damga vuracağı yeni bir dönemi başlattı...

Özetlemem gerekirse…

3 Kasım 2002, Türk halkının ekonomik kriz ve siyasi istikrarsızlığa tepkisinin, yeni ve vaatkar bir siyasi hareketi tek başına iktidara taşıdığı bir "siyasi deprem" olarak tarihteki yerini almıştır...

Sağlıcakla kalın…