Dün Hürriyet Gazetesi’nde yer alan bir haber Sakarya açısından ilgi çekici olmakla beraber aynı zamanda da düşündürücüydü.İşadamı Yahya Durmaz’ın Hürriyet’te yayınlanan “kayıp çocuklarla” ilgili araştırması dünyada her yıl yaklaşık 2,5 milyon çocuğun kayb

Dün Hürriyet Gazetesi’nde yer alan bir haber Sakarya açısından ilgi çekici olmakla beraber aynı zamanda da düşündürücüydü.

İşadamı Yahya Durmaz’ın Hürriyet’te yayınlanan “kayıp çocuklarla” ilgili araştırması dünyada her yıl yaklaşık 2,5 milyon çocuğun kaybolduğunu ortaya koydu.

Ortadan bir şekilde kaybolan daha doğrusu “kaçırılan” bu çocukların,“etinden, organından, derisinden, gerisine” kadar “alçakça” kullanıldığını ortaya çıkardı.

İşin bizi ilgilendiren tarafı ise dünyanın çeşitli yerlerinden “kaçırılan” çocukların her birisinin bir “Sakarya macerası” yaşadığı iddiası…

Kayıp çocukların izini süren ve birbirinden önemli bilgiler edinen Yahya Durmaz’a göre, Türkiye ve özellikle de Sakarya bu konuda sabıkalı.

Durmaz’a göre uluslararası insan kaçakçılığı yapan “şebekenin” Türkiye ve özellikle de Sakarya ile yakın ilgisi var.

Buna göre, “Dünya insan kaçakçılığının merkezi Sakarya” ve Ortadoğu’dan kaçırılan çocuklar, mülteciler, hep buradan Ege, Trakya ve Karadeniz’e gönderiliyor.

Doğal olarak da her kaçağın bir Sakarya macerası bulunuyor. Zira büyük şehirlere gitmeden önceki ilk kapı Sakarya oluyor.

Anadolu topraklarından Avrupa’ya geçerken en sakin şehir Sakarya oluyor. Üstelik coğrafya da saklanmaya, gizlenmeye son derece uygun…

Doğrusu Sakarya ismi birçok “ayıplı” konuda dünyaca tanınıyor. Bir dönem “Sapanca, Akyazı, Hendek” hattı “ölüm üçgeni” olarak nam salmıştı.

Bilhassa 1990’lı yılların başında Türkiye’de ne kadar “faili meçhul cinayet” varsa “Sapanca, Akyazı, Hendek” hattından çıkardı…

Öte yandan sahte para basımı yani “kalpazanlık” konusunda da Sakarya’yı dünyada bilmeyen tanımayan yoktur.

Sahte para basımı dendiğinde dünyanın bütün “kalpazanları” kalıp yaptırmak için Sakarya’da kimi arayacağını bilirdi.

Nitekim “dünyanın ilk sahte parasının Akyazı’da basılması” bu konularda ne denli başarılı olduğumuzu göstermeye yeterde artar bile…

Velhasıl, Sakarya’nın dünya üzerinde “faili meçhuller, kalpazanlık, uyuşturucu kaçakçılığı” gibi “kötü şöhreti” bulunduğunu biliyorduk.

Ancak birde “çocuk kaçakçılığı” gibi “iğrenç” bir “yaftanın” Sakarya’nın boynuna asılacağını hiç ama hiç tahmin etmezdim.

Özellikle çocuk kaçırma olaylarının sıkça görüldüğü bir dönemde Sakarya isminin bu anlamda gündeme gelmesi yüzümüzde “tokat” gibi patladı…

İşin doğrusu yazımı hangi cümlelerle bitireceğimi bilemiyorum. Zira bu iş bu kadar kolay olmamalı.

Dile kolay her yıl ailelerinden “çalınan” 2,5 milyon çocuk burnumuzun dibinde alınıp, satılıyor. Kimsenin de bundan haberi olmuyor. Bu nasıl bir iştir?

İnşallah bu iddialar doğru değildir. Ama yinede ciddi bir araştırma yapılmalı ve gerçek ortaya çıkmalı. Zira “Sakarya zan altında kaldı” ve biz bunu hak etmiyoruz…