Sağlığın polemiği olmaz elbette. Hele konu bir de çocukları ilgilendiriyorsa.
Hepimiz gözbebeği çocuklar, en değerli varlıklarımız. Tüm anne babalar onlara gözü gibi bakar, tırnağa çöp batsa, onlardan daha çok canı yanar.

Hal böyleyken, son günlerde yaşanan bir polemik var ki, insanları hayretler içinde bırakıyor.
Evet, Erenler Belediyesi tarafından yaptırılan ve belediye ile Sakarya Barosu arasında polemiğe neden olan trafik park ve çocuk parkından bahsediyorum.

Mutlaka takip etmişsinizdir. Bir süredir bu parkın yüksek gerilim hattı altında bulunması nedeniyle çocuklara zarar vereceği yönünde Sakarya Barosu Başkanı Zafer Kazan’ın bir iddiası var. 

Kazan, Sakarya Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde konuyla ilgili inceleme yaptırdıklarını ve sonucun korkutucu olduğunu iddia ediyor.

Hatta Kazan, yüksek gerelim hattının tam altında bulunan parkın bazı bölgelerinde, kanser riskini yüzde 43 oranında tetikleyici elektromanyetik bir etkileşim tespit edildiğini dile getiriyor. Ve yetkililerin de bu konuda duyarlı olmasını istiyor.

Bu açıklamaya karşı Erenler Belediyesi de hiç zaman kaybetmeden bir açıklama yapıyor. Hangi belediye yetkilisinin yaptığı belli olmayan bu açıklamada, başka illerden örnekler verilerek, durumun bu kadar da vahim olmadığı belirtiliyor. 

Daha da önemlisi, yüksek gerilim hatları altında binlerce ev bulunduğunun belirtildiği açıklamada, çocukların parkta kalış sürelerinin çok da uzun olmayacağı belirtilerek kısaca, “Gözünüze bir bu park mı çarptı” denilmektedir. 

Sonuçta da Erenler Belediyesi ile Baro arasında, “Zararlıydı- değildi” şeklinde bir polemik yaşanıyor.
Ben bilim adamı ya da uzman bir doktor değilim. Ancak internetten kısa bir araştırma yapan herkes, yüksek gerilim hatlarının ne kadar da zararlı olduğunu 5 dakikada öğrenebilir.

İşte size yapılan araştırmalardan elde edilen birkaç sonuç;

* Çocukluk çağı kanserlerini inceleyen bir çalışmada, yüksek gerilim hatlarından 50 metre uzaklığa kadar olan alanlar içerisinde yaşayan çocuklar incelenmiş ve lösemi oranında artış gözlenmiştir (Feychting ve Ahlbom, 1993),
* Elektrik hatlarının beyin kanserine neden olduğu saptanmıştır (Wertheimer, 1982),
* Elektrik hatlarında çalışanların, beyin kanserine yakalanma oranının 7 kat daha fazla olduğu tespit edilmiştir (Şeker, 1993).
* Günlük yaşamda maruz kalınan EM alanların beyin tümörlerini; özellikle erkeklerde, lösemi ve akut myeloid lösemiyi arttırdığı rapor edilmiştir (Frey, 1994),
* Yüksek gerilim hatlarına 100 metrelik mesafe içerisinde yaşayan yetişkinlerde yapılan incelemede, lösemide artış bulunmuştur (Li, 1997).
* ELF alanlara mesleki olarak maruz kalmanın sonucunda, hem erkek hem de kadınlarda, akciğer kanserinde artma olduğu tespit edilmiştir (Floderus ve Stenlund, 1999).
* Kanada’da yapılan bir çalışmada çocukluk çağı lösemi hastalığı ile elektromanyetik alana maruz kalınması arasında ilişki olduğu görülmüştür (Green ve Miller, 1999).
* Ortalama 0.4 microT veya daha yüksek manyetik alana 24-48 saat süresince maruz kalan çocuklarda, eğer toplanan manyetik alanın uzun süreli ölçümleri yapılırsa, istatistiksel olarak lösemi ve manyetik alan arasında kayda değer bir etkileşim olduğunun görüleceği belirtilmiştir (Ahlbom, 2000),
* Elektromanyetik alanların; doğum ve üreme anomalileri, davranış değişiklikleri ve nöroendokrin sistemde değişikliklere neden olduğunu bildirilmiştir (Frey, 1994).
Ve bu maddeler, maalesef böylece uzayıp gidiyor.
Uzun lafın kısası, en baştan çok da fazla üzerinde kafa yorulmadan hayata geçirilen bir projede, özellikle de çocukların söz konusu olduğu bir konuda hiç kimsenin polemik yapmaya hakkı yok.