Ali İhsan Yavuz, AK Parti Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı sıfatıyla günlerdir seçimlerle ilgili “usulsüzlükleri” anlatıp duruyor.

Bunun üzerine de İstanbul’da ki seçimlere “itiraz” üzerine “itirazda” bulunuluyor.

En sonunda dün Ali İhsan Yavuz İstanbul’daki “seçimlerin iptal edilmesi” adına “3 bavul evrakla” YSK’nın kapısına dayandı.

Seçimlere “olağanüstü itiraz hakkını” kullanmak adına “3 bavul” evrakı YSK’ya verdi.

Artık “top” YSK’da.

Bakalım YSK, İstanbul’daki “seçimlerin iptali” için AK Parti’nin “3 bavul delille” yaptığı “itirazı” dikkate alacak mı…?

***

Doğrusu “31 Mart gecesi” ve ondan sonraki birkaç gün biz de İstanbul seçimleri ile alakalı “verin mazbatayı olsun bitsin” diye düşünmüştük.

Ancak “itirazlar” başlayıp seçimlerin sıcaklığı soğumaya başlayınca bizim de düşüncemiz değişti.

Zira “31 Mart’tan” günümüze kadar geçen süre içinde yaşananlar gerçekten hayret verici oldu.

Bu süreçte neler ortaya çıktı neler?

Öyle “usulsüzlükler” yapılmış ki inanılır gibi değil…!

***

Bir gazeteci olarak 33 yıllık meslek hayatımda kaç seçim geçirdiğimi hatırlamıyorum.

Bugüne kadar takip ettiğim hemen her seçimde ufak tefek bazı “usulsüzlüklere” hep rastladık.

“Usulsüzlükler” genelde “oy pusulalarının” değiştirilmesi, “seçim sandıklarının” ortadan kaybolması ve “sahte oy pusulalarının” kullanılması şeklinde olurdu.

Hele seçim sonrası çöplüklerde “yanmış oy pusulalarının” bulunması alışkanlık haline gelmişti…!

***

Ancak özellikle “31 Mart seçimleri” sonrası öyle şeyler gördük ki inanılır gibi değil!

Hani “şeytanın bile aklına” gelmez derler ya, işte aynen o cinsten.

Neler olmuş neler de herkes “mışıl, mışıl” uyumuş.

Yok, mahkûmlara “oy” kullandırmak, binlerce, on binlerce “sahte seçmen”, olması gerekenin dışında “sandık başkanlarına” görev vermek;

AK Parti’nin “oylarını” başka partiye yazmak, veri kaydırmak, daha neler neler.

Kısacası “şeytanın aklına gelebilecek” her türlü “usulsüzlük” yapılmış…!

***

Kimse kusura bakmasın!

Bu kadar “usulsüzlüğün” yaşandığı bir “seçim sonucu” üzerine oturup kimse İstanbul’da belediye başkanlığı yapamaz.

Yapsa bile milletin gözünde hep “şaibeli” bir başkan olarak kalır.

İster Binali Yıldırım olsun isterse Ekrem İmamoğlu olsun hiç fark etmez.

Kim olursa olsun bu “şaibe” belediye başkanı olacak isme yapışır kalır…!

***

Gerçi bu kadar “organize” bir “usulsüzlüğü” CHP’nin yaptığına da inanmıyorum.

Bu işin altında çok “çetrefilli” bir durum olduğu kesin.

Böyle “temiz” iş çıkartabilmek için aylarca “sistemli” olarak çalışıp her şeyi çok iyi hesap etmek lazım.

Hatta bu “usulsüzlüğün” bir de “tatbikatını” bile yapmak lazım.

Nitekim milleti “sandık” başında ayırıp “sen şuna oy at, sen buna oy at desen” bu sonucu alman mümkün değil.

Bu işi “organize” edenler kimlerse çok iyi bir “kumpas” kurdu ve çalışmalarının semeresini de aldı.

Şimdi düzelt işi düzeltebilirsen…!

***

Bu iş öyle “oyları” ha bire sayıp durmakla olmaz.

Zira hangi sandığa el atsanız karşınıza “organize bir iş” çıkıyor.

Dolayısıyla kimseye haksızlık etmeden bu işi “tekrarlamak” en doğru olanıdır.

Yenilersin İstanbul’daki “seçimleri.”

Bu defa da işi sıkı tutup “usulsüzlüğe” fırsat vermezsin.

Çıkan sonucu da herkes kabullenir olur biter.

Yoksa İstanbul gibi bir şehirde “31 Mart” seçim sonuçları ile kim başkan olursa olsun asla “meşru” olamayacaktır…!