"Coğrafya Kaderdir" demiş İbn Haldun.
Ve bu coğrafya, hem kaderini hem kederini acı bir biçimde gösterdi!
Hepimiz, ama hepimiz şoktayız.
Şaşkınız, perişanız; duygularımızın en üst seviyesinde harap haldeyiz.
Yolları dikenlenmiş bahçelerden ölüm yağıyor koynumuzdaki güllere.
Her yanımız ağır yaralı. Soluk alamıyoruz…
Her enkazda kalan canlarımızı da nefeslerimizi de tutuyoruz.
Zaman, hepimizden akıp giden bir şeydir.
Ben bu ülkede acılar, depremler, afetler gördüm ama bu sefer başka…
Zaman akıp gitmekle kalmıyor, adeta dünyayı tümüyle bizden alıyor.
Bana göre bu, yüzyılın yaşadığı en ağır, insanlığın hak etmediği, dayanılmaz bir acıydı.
Çığlıkların donduğu, hayallerin enkazlara gömüldüğü, feryatların sirenlere karıştığı bu felaketi yaşıyoruz...
Bu can pazarında kimsenin ahkâm keseceği bir iklimde değiliz.
Soğuktayız, üşüyoruz…
El ele, kalp kalbe tutuşmuş insanlık zincirinin mükemmelliğini izliyorum şu anda.
Günlerdir televizyon izliyorum, oysa hiç sevmem.
Ama belki umuda dair bir haber duyarım diye bekliyorum…
Gönlümden uzattığım eli tüm bebeklerin avuçlarına bırakıyormuşum gibi…
Orada, küçücük ellere, ayaklara dokunuyormuşum gibi hissediyorum.
En soğukkanlı olanlarımızın bile yürekleriyle ağladığı, dilleriyle ve bedenleriyle ifade ettikleri isyanlarının gerçeğine katlanmak hiç de kolay olmuyor.
Böylesi bir acının yaraları nasıl sarılır, nasıl atlatılır?
O yaslar nasıl tutulur, o travmalar nasıl tedavi edilir?
Zaten yokluğun kol gezdiği bu topraklarda, maddi kayıplar nasıl telafi edilir?
Ne insanlar ne de devlet, bu büyük ve acılı boşluğun altından kalkabilir…
Aklı başında herkes gibi, ben de şimdi suçlu arayan bir ruh hâlinde değilim.
Bu acı yaşanıyor, maalesef…
Devlet eliyle ve can havliyle yaptıklarımız, yapacaklarımız, oradaki çaresizliği gidermeye, canları kurtarmaya yöneliktir.
Bu felakette ölümün tarifi değişti.
Elbette sorumlulardan hesap sorulacak!
Katiller, rantçı kan emiciler, içlerindeki megalomanlığın imzalarını attılar.
Kolonları kof ve boş binalar inşa ettiler…
Adı ölüm oldu, kimsesizlik oldu, felaket oldu!
Üzgünüm.
Üzgünüz.
Yorumlar yetmiyor, kelimeler bitmiyor.
Sadece içimiz, ciğerimiz yanıyor…
Sizleri yüce adalete ve Allah’ın adaletine uğurluyorum.