Medyamızı kutlarım, kimi kalem erbabının maşallahı var; AKP’li politikacılar ne yaparsa yapsın, yağ yakmak üzerine, marifetine bir kulp takmasını biliyorlar…Neymiş?..Başbakan Erdoğan, Toçoğlu’nun adaylığının ilan edildiği törende, kendisinin tek kusurunun

Medyamızı kutlarım, kimi kalem erbabının maşallahı var; AKP’li politikacılar ne yaparsa yapsın, yağ yakmak üzerine, marifetine bir kulp takmasını biliyorlar…

Neymiş?..

Başbakan Erdoğan, Toçoğlu’nun adaylığının ilan edildiği törende, kendisinin tek kusurunun Sakaryaspor olduğunu söylerken kulübümüze olan ilgisini dile getirmiş…

Sakaryaspor’a tek sahip çıkan Zeki Toçoğlu imiş…

Ve Başbakan bu sözüyle Toçoğlu’nun kusurlu olduğunu değil, esasında onun üzerinden Sakarya’da bir yerlere gelen her kesime mesaj vermiş…

Bravo Erdoğan’a…

Maşallah Toçoğlu’na…

***

Yıllar önce ben Özgür Arık kamuda çalışırken, her yerde olduğu gibi bizim çalıştığımız yerde de bir müdür vardı, bir de çok acayip adam mevcut idi…

Bizim müdürün karısı hastaydı, hastalığı kanser, iyi olmayacağını müdür de biliyordu, biz de biliyorduk…

Fakat bunu bildiği halde bilmemezlikten gelen bir acayip memur var bizde; bu acayip memur, her sabah, müdürü daha kapıda karşılar ve adamcağıza sorduğu ilk soru şu olurdu?

-Hanımefendi nasıldır?

Müdür:

-Teşekkür ederim, bugün biraz daha iyicedir.

Bu durum her sabah sürerdi, ta ki beş ay kadar bir zaman sonra müdürün eşi ölünceye kadar…

Beş ay boyunca o acayip memur ‘hanımefendi nasıldır’ diye hanımefendinin iyi olmayacağını bilmemezlikten gelerek hasta kadının kocasını belki de en ince yerinden iğneliyordu…

Bu adam bunu niçin yapıyordu?

Hanımefendinin sağlığı ile ilgili olduğu için mi, nezaket icabı olarak mı, müdüre yalakalık yapmak için mi?

Ne birincisi, ne ikincisi, belki, belki değil elbet üçüncüsüydü…

Ve ben, yalakalık yapmanın bütün aşağılığı, iğrençliği tek bir örnekle gösterilmek istenilse, bundan daha korkuncu bulunamaz sanırdım…

Yanılmışım!..

Hem de çok yanılmışım!...

***

Vaktadır ki bizim müdürün karısı hastaydı ve o acayip adam hiç olmazsa olan bir şey üzerinden müdüre hulus çakıyordu…

Ya bugün?

O acayip adam pek masum kalıyor…

Hulus çakmak, yaranmak, yalakalık konularında akla hayale sığmayacak yöntemler geliştiriliyor.

İşte somut bir örnek:

Bir kalem erbabı çıkıyor, başbakanın yekten söylediği çarpık sözü düzeltmeye kalkıyor, yerine kocaman bir yalan icat ediyor, icat ettiği yalanı da ayakları üzerine dikerek  gerçekmiş gibi kamuoyuna sunmaya kalkıyor…

Vallahi pes!...

Billahi pes!...

***

Sevgili okurlar…

Medyamızın yalakalıkta düz duvara tırmanma becerisi gösterdiği bugünler için ne demeli?

Diyorum ki:

Allahım sen aklımızı koru!...

Yarabbi  bize akıl fikir ihsan eyle!...