Havaların iyice ısınmasıyla birlikte özel ve tüzel “havuzlara” rağbet de arttı.

Hemen burnumuzun dibinde mis gibi Sapanca Gölü ve Karadeniz sahilleri dururken bu “havuz” nereden çıktı anlamak mümkün değil.

Gerçi Sapanca Gölü’nde artık her yerden suya girilmiyor.

Bizim çocukluğumuzun aksine bugün artık Sapanca Gölü’ne serinlemek için girilecek yer pek kalmadı.

Elimizde bir kala kala Karasu, Kocaali sahilleri kaldı.

Eh Karasu ve Kocaali sahillerine de her dakika gidip gelmek mümkün olmayınca geriye “havuzlar” kalıyor.

Hem “neredeydin” diye sorduklarında “havuzdaydım” demek biraz daha “sosyetik” oluyor…!

***

İşin “sosyetik” kısmı öyle mi değil mi bilemem ama “havuzlara” girmek çok da sağlıklı değil.

Hele bizim gibi “havuz” kültürünü tam olarak almamış toplumlarda “havuz” suları insanları öldürür bile.

Zira havuzlara girmekle ilgili “hijyen” kurallarının hiçbirine riayet etmiyoruz.

Mesela “havuza” girmeden önce mutlaka duş alınması söyleniyor.

Sonra başımıza bir “bone” mutlaka takmamız ifade ediliyor.

“Havuza” girmeden önce ayakların “dezenfekte” edildiği “ilaçlı” sudan mutlaka geçilmesi gerektiği belirtiliyor.

Bunlar sadece belli başlı kurallar…!

***

Peki, bu belli başlı kurallara riayet ediyor muyuz?

Elbette hayır!

Bırakın bu belli kurallara uymayı, “altında bezle” çocukları “havuza” sokuyoruz.

“Çişim geldi anne” diyen çocuğa;

“Orada yapıver” deyip geçiyoruz.

Hatta “büyük abdestini” yapan çocuklara bile rastlıyoruz…!

***

Sadece çocuklar mı?

Aynı işi büyükler de yapıyor.

Üstelik “Kırkpınar pehlivanları” gibi yağlanıp, yağlanıp “havuza” giriyoruz.

Ayaklardaki başta “mantar” olmak üzere birçok rahatsızlığı bulunanlar, “dezenfektan” özelliği taşıyan suya basmamak için resmen “cambazlık” yapıyor.

Hal böyle olunca da “havuzlar” mikroptan, bakteriden geçilmiyor…!

***

Bunu biz söylemiyoruz.

Bu işin uzmanları “havuzlar” konusunda insanları uyarıp duruyor.

Hatta “havuza gireceğinize dereye girin. Daha sağlıklı” diye tavsiyede bile bulunuyorlar.

İsterseniz uzmanların “havuz” konusunda yaptıkları uyarıları bir kez de biz size hatırlatalım.

Eminim bir daha “havuza” girmek için bir değil, yüz kez düşüneceksiniz.

İşte uzmanların “havuz” konusundaki o uyarıları;

***

Havuz suyunu yol açtığı hastalıklar;

Havaların ısınmasıyla birlikte larının öğrenmesini isteyen anne babalar da lara koşuyor.

Kafalara takılan en önemli soru da havuzların temiz olup olmadığı...

Havuzlar, insanları enfeksiyon larından korumak için klorlanır.

Ancak klor miktarının doğru ayarlanması gerekir.

Aksi takdirde mikropları öldürmesi gereken klor, insan sağlığına verebilir.

Klor dengesi ayarlanmayan havuz suyunun zararları;

- Gözde, kulak ve burun mukozasında tahrişe neden olabilir.

- İlk başlarda kızarıklıkla kendini belli eden bu durum, temas süresi artarsa kalıcı sorunlar yaratabilir.

- Görme kaybı ya da cilt kanseri klorun neden olduğu sorunlar arasında yer alır.

- Kadın genital bölgesinde normalde bulunan yararlı bakterilerin fonksiyonlarını yitirmesine zemin hazırlayabilir.

- Bunun sonucunda da kadının genital bölgesindeki mantarlar, aktif hale gelerek enfeksiyon nedeni olabilir.

- Klorlu havuz suyunun yutulması mide ve prostat kanserlerinin oluşumunu tetikleyebilir…!

***

Evet;

Uzmanların “havuzlar” konusundaki uyarıları böyle.

Siz siz olun “havuzlardan” uzak durun.

Allah muhafaza “havuzlardan” kapacağınız bir hastalık hayatınızı karartabilir.

Zira bugün artık “lağım akan” Çark Deresi bile “havuzlardan” daha temizdir.

Bizden hatırlatması…!