Yarın 1 Mayıs. Her ne kadar AK Parti Hükümeti bugünü “İşçi Bayramı” ilan etse de bu ülkede 1 Mayıslar bir zaman bayram gibi kutlanmadı.Ne zaman 1 Mayıs yaklaşsa,günler öncesinden mutlaka ama mutlaka bir gerginlik, bir huzursuzluk yaşanır.Her defasında “Dİ

Yarın 1 Mayıs. Her ne kadar AK Parti Hükümeti bugünü “İşçi Bayramı” ilan etse de bu ülkede 1 Mayıslar bir zaman bayram gibi kutlanmadı.

Ne zaman 1 Mayıs yaklaşsa,günler öncesinden mutlaka ama mutlaka bir gerginlik, bir huzursuzluk yaşanır.

Her defasında “DİSK” ve “KESK” gibi sendikalar illa “Taksim” diye tutturur ve ülkenin huzurunu kaçırır. Sanki geçmişte yaşanan olaylar tekrarlansın istenir…

Malum, 1977 yılındaki kutlamalarda Taksim “kan gölüne” dönmüştü. O tarihte 36 vatandaşımız hayatını kaybetmiş ve 130 kişi de yaralanmıştı.

O günden bu yana da “Taksim” 1 Mayıs kutlamalarına kapatıldı. Buna rağmen sendikalar “ille de Taksim” diye ısrar edip durur…

Buyurun, Hükümet; “Kutlamalar Taksim Meydanı’nda olmayacak” diyor, sendikalar; “Biz Taksim’e çıkarız” diye ısrar ediyor.

Amaç bir araya gelip 1 Mayıs’ı bayram havasında kutlamaksa, devlet size yer gösteriyor. Gidin geniş, geniş bayramınızı kutlayın.

Ama olmaz. Zira “Taksim” onların “mabediymiş.” Başka yerde kutlama yaparsalar olmazmış. Bu nasıl bir zihniyetse…?

İşin tuhafı, sendikalara bağlı işçiler bile 1 Mayıs’ın “Taksim’de” kutlanmasına karşı. Bunu ben söylemiyorum. Tam tersi işçiler öyle diyor.

Sendikalı olarak çalışanlar arasında yapılan bir araştırma, işçilerin büyük bir çoğunluğunun “Taksim’e” karşı olduklarını ortaya koydu.

İşçiler 1 Mayıs’ın bayram havasında “Taksim” dışında bir yerde kutlanmasını isterken, sendikalar bu konuda neden ısrarcı anlamak mümkün değil.

Madem sen işçinin ve emekçinin hakkını gözetiyorsun, onlar için varsın, o halde işçilerin seslerine de kulak ver…

Diyelim ki, hükümetin kararına rağmen kutlamalar için “Taksim’e” girdiniz. Allah korusun ya bir provokasyon olursa bunun sorumlusu kim olacak?

Tıpkı 1977’de olduğu gibi “Taksim’de” ortalık “kan gölüne” dönerse, ilgili sendikalar bunun sorumluluğunu üzerine alabilecek mi?

Zaten birileri 1 Mayıs “Taksim’de” kutlansın da ortalık karışsın diye “pusuda” bekliyor. Demek ki sendikalar olarak sizinde amacınız farklı…

Yok, gayeniz hükümeti zora sokmaksa, mücadelenizi gidin “demokratik bir platformda” yapın. İnsanların hayatları üzerinden bunu yapmaya kalkışmayın.

Bu ülke 1 Mayıs 1977 yılında “Taksim’de” yaşanan olayları hiç unutmadı. O günün acısı hala bugün gibi hafızalarımızda.

Öyleyse durduk yerde ülkeyi ve insanları germeye kalkmayın. Zira bu ülke insanının ağzının tadını bozmaya kimsenin hakkı yok.

Sendikalar olarak kendi işçinizin sesine kulak verin ve 1 Mayıs’ısize gösterilen alanlarda “bayram havasında” kutlayın.

Nitekim insanlar artık “gergin 1 Mayıs” yaşamak istemiyor. Kardeşçe hep birlikte bayram havasında geçmesini bekliyor…