Seçimlerden önce adayların geneli hep seçmene karşı şunu söyler…Bu kenti hep beraber yöneteceğiz…Ya da…Hep birlikte düşüneceğiz ve ondan sonra icraata geçeceğiz…Veya…Size sormadan bu şehre bir çivi çakmayacağım…Dahası…Koltuğum sizin emrinizdedir vs…Bu söy

Seçimlerden önce adayların geneli hep seçmene karşı şunu söyler…

Bu kenti hep beraber yöneteceğiz…

Ya da…

Hep birlikte düşüneceğiz ve ondan sonra icraata geçeceğiz…

Veya…

Size sormadan bu şehre bir çivi çakmayacağım…

Dahası…

Koltuğum sizin emrinizdedir vs…

Bu söylemleri çok gördüm…

Bunları söyleyenler belediye başkanı olduktan sonra milletten kaçtı…

Çok iddialı olanlar da bir süre sonra halk toplantılarını iptal etti…

Belirli bir süre sonra, vatandaşın düşüncesine itibar edeceğini söyleyen belediye başkanları, etrafında bulunan birkaç kurnazın düşünceleriyle icraat yapmaya başlıyor…

O birkaç kurnazın…

Kimisi yanıltıyor…

Kimisi iş bilmez…

Kimisi sadece ağzı laf yapar…

Kimisi de kısa yoldan daha çok nasıl yolumuzu buluruz derdine düşer…

Bu şehirde ilk gazeteciliğe başladığım yıldan bu güne yaklaşık 24 sene geçti…

O yıldan yine bu güne kadar birkaç belediye başkanı hariç düşüncede ve söylemde değişen olmadı…

Halkla beraber yürüyeceğim diyenler seçimi kazandıktan birkaç ay sonra şehirliden kaçmaya başlıyor…

Vatandaşın sözünü dinlerim diyenler koltuğa oturduktan sonra makamına gelen kişiyi azarlayıp gönderiyor…

Koltuk insanı hakir görmeyi öğretiyorsa (kişiye) o koltukta oturanı yer bitirir…

Doğrusu siyaset herkesin işi değil, er kişinin işidir…

Katlanmayı ve sabrı bileceksin…

Vatandaşın hizmetkarı olduğunu aklından bir dakika bile çıkarmayacaksın…

Millete saygınlığını gönlünü kazanarak göstereceksin, kovarak değil…

Onun içindir ki şu aday adaylığı sürecinde bazı konuşmaları çok maval buluyorum…

Yapmacık laflara eskisi gibi seçmen kanmıyor…

Benden hatırlatması…

Sağlıcakla kalın…