13 MİLYON KİŞİ ETKİLENDİ
CHP Adapazarı Belediyesi Meclis Üyesi Haluk Akbay, depreme ilişkin açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "Yine acı haberler ile hepimizin yüreği dağlandı. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş Pazarcık ilçesinde yaklaşık 80 saniye süren 3 farklı şok ile aradan 9 saat sonra Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde ikinci deprem ile Yurdumuzun yüzölçümünün yüzde 8,9'u olan 70.106 km2 ve nüfusumuzun yüzde15,8 olan 13 milyon 411 bin kişi etkilendi.
DERS ALMADIK
Şu anda yurdumuzu her tarafından yurttaşlarımız en değerli varlığı olan ulusal birlik, beraberlik, dayanışma ile deprem mahallinde kurtarma çalışmalarına katılmaları ile büyük bir ulus olduğunu hissen, fiilen, fikren ortaya koymuştur. 17 Ağustos 1999 depreminden ders aldık denmesine rağmen bugüne kadar geçen süre içinde yurdumuzda yaşanan Bingöl, Van, Elazığ, Erzurum, İzmir ve son 10 ili yok eden depremlerden ders almadığımız görünmektedir.
YÜZDE 75'İ BİRİNCİ VE İKİNCİ BÖLGEDE
Uzmanlar tarafından yapılan çalışmalarda yurdumuzun yüzde 96'si ve nüfusumuzun yüzde 98 deprem alanlarında yaşadığı bilinmektedir. Türkiye’nin büyük sanayinin yüzde 75'i birinci ve ikinci deprem bölgelerindedir. 1999 depreminin yurdumuza maliyeti 17-20 milyar dolar olduğu, son 10 ili etkileyen depreminde 85-90 milyar dolar maliyet getireceği ileri sürülmektedir. Dünyada yapılan araştırmalarda meydana gelen depremlerin yaklaşık yüzde 80 i 10 ülkede meydana geldiği ortaya çıkarılmıştır. Endonezya, Çin, Japonya, Pakistan, Şili, Rusya, Türkiye, İran, Peru ve İtalya’dır.
NASIL MÜCADELE EDİYORLAR?
Dünya ülkeleri “Deprem öldürmez, binalar öldürür sözünü kanıtı niteliğinde alınan önemli tedbirlerdir. Deprem kültürü; depremlerle beraber yaşamayı öğrenmek başka bir ifade ile depreme dayanıklı binalar yapmak, depremin yıkıcı etkilerini asgari aşağıya indirecek konuları içeren toplumsal bilinç ve faaliyetlerin tamamıdır. Burada en büyük görev elbette kapsamlı bir deprem politikası oluşturulması gereken devlete düşüyor.
KONTROL MEKANİZMALI İŞLETİLMELİ
Türkiye’deki binalar çok daha büyük risk altında. Bu da Türkiye’de çok daha sıkı yönetmeliklere ve denetimlere ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor. Şehirciliğin sadece şehrin peyzajı ve çevre düzenlemeleri ile değil, öncelikli can güvenlikli, uzun vadede hizmet verecek, teknik alt yapılı binalar imal edilmesini sağlamak için doğru alanlarda doğru planlama, projelendirme, inşa, yalıtım denetim ve kesinlikle ciddi yaptırım bilinci ile yol alınmalıdır. Yapı stoğumuzun yenilenmesi ya da teknolojik ürün ve tekniklerle güçlendirilmesinin devlet yaptırımına alınması gerekir.
KABUL EDİLEMEZ
Binanın çökmesi kabul edilebilecek bir şey değildir. Bina depremde hasar alsa da insanların sağlıklı bir şekilde çıkabilecek kadar depreme karşı dayanımlı olması gerekir. Deprem kuşağında olan ŞİLİ bugün bu sorunları sert imar kuralları uygulayarak çözmüştür. Bu ülkede bina yönetmenliğine uygun yapılan, sıkı denetlenen dayanaklı binalar anlamına geliyor. Şili gelen misafirlerine bu ülkede çok sık deprem olur. “Siz buradayken de deprem olabilir, sakın korkmayın. Deprem olursa bulunduğunuz binayı terk etmeyin binalar güvenilirdir, asla yıkılmaz.” Demeyi emin bir şekilde söylemektedir.
BM’NİN 2021 yılı insani gelişmişlik endeksine göre, Şile dünyada 42’inci sırada yer alıyor. Türkiye ise 48’inci sırada eğitim, ekonomik refah seviyesi açısından Türkiye ile birbirine yakın ülkedir.
ÜRKÜTÜCÜ BİR TABLO İLE KARŞI KARŞIYAYIZ
Sakarya’da 1999 depremini atlatan 4 kat ve üstü 6 bin bina bulunduğu bağımsız bölüm olarak 20 bin yapı olduğu belirlenmiştir. Başta Adapazarı ilçesi olarak yerleşimlerin alüvyon zemim üzerinde sıvılaşmanın ve zayıf taşıma gücünün olduğu bölgedir. Parsel bazında YIK-YAP anlayışı ile hareket edilmesi, sosyal ve kentsel alt yapı problemlerini ortaya çıkarmaya devam etmektedir. Kamu binaları okullar, hastaneler, altyapı, yollar, köprüler, incelenmelidir. Hizmet veren kamu binaları tekrar kontrol edilmelidir.
DEPREM KÜLTÜRÜ
Sakarya’da öncelikle yaşayanlarda deprem kültürü oluşturulmalıdır. Sakarya’nın 1/25000 imar planları tekrar gözden geçirilip yüksek alanlara şehir taşınmalıdır. Mevcut yerlerde toprağın taşıma gücüne göre kat ve yapı konstrüksiyonları verilmeli ve sıkı kontrol edilmelidir. İmar barışından geçen binaların depreme dayanma gücü sıkı bir şekilde kontrol edilmelidir Kentsel dönüşümler belediyelerin bütçeleri ile gerçekleşmesi mümkün değildir. Devlet, kamu yönetimleri, STK'lar halk ile beraber bunları gerçekleştirebiliriz. Son olarak “Yaşamak istiyorsan depremden korun” depremle yaşamak demek önlem almak demektir."