2001 yılında kurulan, 2002 yılında girdiği ilk genel seçimde tek başına iktidar olan AK Parti, kesintisiz 16 yıldır bu ülkeyi yönetiyor.

Burada yalnız dikkat edilmesi gereken bir detay var. “Yönetiyor” kelimesini Yeni Türkiye şartları ışığında okumak lazım.

Yerli ve Milli üretim, güçlü bir ekonomi, sağlıkta ve ulaşımda yaşanan gelişimler, yargıda, siyasette, güvenlikte eski Türkiye’nin izlerinden eser yok.

AK Parti bu ülkeyi 16 yıldır yönetiyor evet ama o yönetiyor kelimesi yukarıda sayamadığım birçok gelişimin de bel kemiğini oluşturuyor.

O yüzden yönetiyor kelimesini Yeni Türkiye şartları ışığında okumak gerek.

Aksi halde (bu apayrı bir konu zaten) bu ülke muhalefetinin düştüğü en büyük hataya düşmemek kaçınılmaz.

Ne o hata?

Bırakın iktidar olmayı, iktidar koltuğunun yanına bile yaklaşamamaları.

Hala eski Türkiye’nin siyaset anlayışı ve bu anlayışın beraberinde getirdiği politikacı modeli ile yürüyemezsiniz.

Neyse dedik ya o apayrı bir konu.

Kurulduğu 14 Ağustos 2001’den 15 ay sonra iktidar olan AK Parti’nin bu zamana kadarki çalışmaları için onlarca kitap yazıldı, film – belgesel çekildi, üzerinde uzun uzun mesai harcanan akademik çalışmalara imza atıldı.

Sorulan tek soru vardı: AK Parti bunca yaşanan darbe girişimleri, terör saldırıları, ekonomik saldırılar ya da bölgesel gelişmelere rağmen hala nasıl dimdik ayakta ve iktidarda?

Net cevabı var: Millet.

Bu kadar basit mi yani?

Evet kardeşim bu kadar basit; MİLLET.

2001’de Erdemliler Hareketi olarak yola çıkan AK Parti 2002 seçimlerinde yüzde 34 oyla iktidar oldu. Recep Tayyip Erdoğan okuduğu bir şiir bahane edilerek siyasi yasaklı olduğu ve cezaevinde yattığı için Başbakan olamadı. Abdullah Gül o göreve getirildi. Meclis’teki yasal düzenleme ile Erdoğan’ın siyasi yasağı kaldırıldı. Ve Erdoğan dönemi başladı.

İlk işi vesayet odaklarına son vermek oldu. Hemen ardından da özgürlüklerin yolunu açmak.

İfade özgürlüğü konusunda kendisi gibi milyonlarca insanın yarası vardı. Ve bu yaraya bir an önce neşter vurulmalıydı. Öyle de oldu. Özgürlüklerin yolunu açtı.

AK Parti dönemini konuşuyorsak eğer atlayamayacağımız bir konu daha var. O da Siyaset tanımı.

Yeni Türkiye ile birlikte artık yepyeni bir siyaset anlayışının içindeyiz. Seçmenine tepeden bakan, aşağılayan, hor gören ya da sadece seçim dönemlerinde o seçmeni insan yerine koyan bakıştan, özüne yani millete döndü.

16. yaşını kutlayan AK Parti sade bir kutlama programı tercih etti. Adres ise önemliydi.

Tankların yürütüldüğü 28 Şubat darbesinin simge mekânlarından Sincan, bu kez vesayet odaklarını ortadan kaldıran bir siyasi hareketin doğum gününe ev sahipliği yapıyordu.

16 Nisan sonrası 2019 yılına odaklanan AK Parti, önce MYK ve MKYK’da değişikliğe gitmiş ardından bunu kabine revizyonu izlemişti.

Erdoğan’ın metal yorgunluk olarak tanımladığı parti performansı ise titiz çalışmalarla rayına oturtulacak.

Bu kapsamda genel merkezde ciddi mesailer var.

Teşkilatlarda yapılacak ve önemli sayılabilecek değişikliklerle AK Parti kadroları 2019 için hazır hale gelecek.

Sincan Harikalar Diyarındaki programda tüm bu gelişmeler ışığında kulaklar Erdoğan’ın parti içine vereceği mesajlara kilitlendi.

Recep Tayyip Erdoğan’ın “Artık hesaplarımızı yüzde 50’nin üzerinde yapmak zorundayız” cümlesi 16 Nisan sonuçları göz önünde bulundurulduğunda bundan sonraki süreç için AK Parti’nin çalışma şifrelerini de özetliyordu.

Millet ile temasa ağırlık verilecek, çalmadık kapı, gidilmedik köy bırakılmayacak ve hizmetlerden bir adım dahi olsun geri adım atılmayacak.

Kutlamalardaki partililerin gözünde şunu gördüm; 12 seçim aralıksız zafer kazanan AK Parti bu rekorunu daha on yıllarca sürdürecek.

Nice 16 yıllara. (Ahmet Rıfat Albuz)

Sağlıcakla kalın…