Geçtiğimiz gün rahmetli Cevat Ayhan’ın cenazesine katılan eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün protesto edilmesinin yankıları sürüyor.

Gerçi Sakaryalıların sevip saydığı ve saygı duyduğu Cevat Ayhan ağabeyin cenaze namazı sonrası böyle bir olayın gerçekleşmesi hoş olmadı.

Zira Cevat Ayhan ağabeyin maneviyatına biraz saygısızlık olduğu doğrudur. Ancak Abdullah Gül’e yapılan bu protestoyu saygısızlık olarak görmüyorum…

Nitekim C.T isimli vatandaşın “Rabia” işareti yaparak eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü planlayarak protesto etmediği ortada.

C.T isimli yaşlı amcanın da Cevat Ayhan ağabeye duyduğu saygıdan cenaze namazını kılmaya geldiği apaçık belli.

Zaten eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün cenazeye katılacağından bile haberi olduğunu sanmıyorum…

Ancak Cevat Ayhan ağabeyin cenazesine katıldığında karşısında Abdullah Gül’ü görünce “irticalen” ağzından birkaç kelime döküldü.

Hatta C.T isimli amca gazetecilerin “neden protesto ettiniz” sorusuna sakin bir tavırla; “Reisime ‘ihanet’ ettiği için” cevabını verdi.

Yani C.T amcanın Abdullah Gül’ü protesto etmesi tamamen Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı yapılan “vefasızlık” adına yapılmış duygusal bir tepkidir…

Öte yandan olayın insani yönüne bakacak olursak C.T isimli yaşlı amcanın Abdullah Gül’e karşı gösterdiği bu tepki ne ilk olacak ne de son!

Zira AK Parti seçmeni Abdullah Gül’ün “çatı adayı” olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına çıkmak için zemin kollaması herkesi kızdırdı.

Dolayısıyla Abdullah Gül, Adapazarı’nda C.T isimli yaşlı amca tarafından gösterilen tepkiyi sonuna kadar hak etti…

Doğrusu Abdullah Gül, dün Adapazarı’nda yarın ise bir başka şehirde kendisine gösterilecek olan bu tür tepkilere hazırlıklı olmalı.

Nitekim Abdullah Gül isminin AK Parti seçmeni gönlünde çok farklı bir yeri vardı. O AK Partililerin gönlünde Erdoğan’dan sonra ikinci isimdi.

Ancak CHP, İP, SP ve HDP’nin kuyruğuna takılıp “çatı aday” olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına çıkmaya çalışıp “vefasızlık” etmesiyle kendini sıfırladı…

Netice itibariyle “eden kendine eder” misali Abdullah Gül de ne ettiyse kendine etti. Nefis ve gururuna “esir” oldu.

Kendisine her türlü makamın “nasip” olmasına “vesile” olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “vefasızlık” ederek bugünkü duruma düştü.

Uzun lafın kısası; “Abdullah Gül’ün bu iyi günleri!” Yarın sokağa bile çıkamaz duruma düşerse şaşmayın…!