Türkiye tarihine “post-modern darbe” olarak geçen ve toplum ile siyaset üzerinde derin postal izleri bırakan 28 Şubat'ı geride bırakalı 22 yıl oldu...

Geçtiğimiz Perşembe akşamı 15 Temmuz Milli İrade Derneği, Adapazarı kapalı spor salonunda “28 Şubat’ı unutmadık, unutturmayacağız” konulu bir etkinlik düzenledi…

Etkinliğe konuşmacı olarak eski (RP) belediye başkanı ve milletvekili aynı zamanda 28 Şubat post-modern darbe mağduru Şevki Yılmaz konuşmacı olarak katıldı…

Milli İrade Derneğinin Genel Başkanı eski (AK Parti) belediye başkanı ve milletvekili Ali İnci düzenlenen konferansa şahsımı da davet etmişti…

Davete icabet edememiştim…

Zira etkinliğin düzenlendiği saatlerde benim de medyadetay.com’da her hafta perşembe akşamları gazeteci Mustafa Gümüşel ile beraber sunduğumuz “Detay Siyaset” canlı yayın programım vardı…

Çok gitmek istediğim bu konferansa saatler çakıştığı için gidemedim…

Güzel bir program olmuş…

Ve halkın her kesiminden çok kalabalık dinleyici varmış…

Demek ki, 28 Şubat post modern darbesi hala unutulmamış…

Unutulmamasının sebebi de çok canlar yaktığındandır…

Ali İnci’yi bu güzel programdan dolayı kutlarım…    

Şimdi gelelim geç de olsa kıs kısa değineceğim 28 Şubat post modern darbede neler olduğuna…

Bir: 28 Şubat, 1997’de Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller hükümetinin silahlı kuvvetler tarafından istifaya zorlanmasıyla yaşandı. 27 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinin aksine, askerler 28 Şubat’ta yönetime bizzat el koymadı. Bunun yerine medya üzerinden bir savaş verildi. Askerlerin hükümeti görevden zorla almaması da 28 Şubat’ın “post-modern darbe” olarak anılmasına yol açtı. Askerlerin deyimiyle “demokrasiye balans ayarı” yapıldı...

İki: TÜSİAD'ın, medyanın, askerlerin üçlü koalisyonuyla seçimle gelen iktidar, korku senaryoları ve nihayetinde askeri tanklarla yıkıldı. Ardından Refah Partisi kapatıldı, yöneticilerine siyasi yasak konuldu. Başarılı bir algı operasyonuydu, çünkü bütün fatura da o günlerde darbe yapılan insanlara kesildi. 28 Şubat’ta onlarca banka batırıldı, Türkiye milyarlarca dolar zarara uğratıldı. Gayri safi milli hasılanın üçte biri buharlaştırıldı. Dönemin kuvvetli ve kudretli bir paşası ‘28 Şubat bin yıl sürecek’ demişti. 28 Şubat bin yıl sürmedi şüphesiz ama ülkeye verdiği zararlar hala sürüyor...

Üç: Türkiye, 28 Şubat dönemi ile telafisi imkânsız bir döneme girmişti. “Şeriat geliyor” şeklinde suni korku politikasının ardından, özellikle başörtüsüyle okumak isteyenlere büyük bir linç kampanyası başlatılmıştı. Tek istekleri eğitimlerine devam etmek olan imam hatip ve üniversite öğrencilerine okul kapıları birer birer kapanmıştı. 1997’de Sivas Cumhuriyet Üniversitesi başörtülü hemşirelik bölüm birincisinin törene alınmaması da o yıllarda yapılan zulmün sembolü oldu...

Dört: 28 Şubat’ta okullara girmek isteyen başörtülü öğrenciler adeta terörist muamelesi gördü, binlercesi gözaltına alındı okul bahçesine dahi sokulmadı. İstanbul Üniversitesi eşine rastlanmayan bir skandala imza attı. Rektör Kemal Alemdaroğlu ve yardımcısı Nur Serter öğrencileri ikna odalarına soktu ve zorla okula başörtülü girmeyeceklerine dair taahhütname imzalattı...

Hülasa…

Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat post-modern darbenin dayatmaları 10 yıl bile sürmedi…

Özellikle eğitim hakkı ellerinden alınan öğrencilere 2011 yılında AK Parti döneminde üniversiteye geri dönme hakkı tanındı, 2014 Eylül’de kılık kıyafet düzenlemesinin ardından 5’inci sınıftan itibaren başörtüsü hakkı geri verildi. Bu düzenleme tek eğitim alanıyla sınırlı kalmadı, kamuda çalışan kişilere de başörtüsü hakkı verildi...

Allah bizlere bir daha ne 28 Şubat post modern darbesini yaşatsın ne de 15 Temmuz darbe girişimini…

Sağlıcakla kalın…