Bugünkü yazımda mal paylaşımıyla ilgili bir konuya değineceğim…

Prof. Dr. Faruk Acar’ın konuya dair akademik çalışmasından bazı kesitler şöyle…

1926 Tarihli ve 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi (eMK.), yasal mal rejimi olarak “mal ayrılığı” rejimini benimsenmişti (eMK. m. 170). eMK. m.170 aynen şöyleydi: «Karı koca, evlenme mukavelenamesi ile kanunda muayyen diğer usullerden birini kabul etmedikleri takdirde veya kabul edipte kanunda gösterilen sebeplerden birinin hüdusu halinde, aralarında mal ayrılığı cereyan eder.». Eşlere tanınan sözleşme serbestisi çerçevesinde başka bir mal rejimini seçebilmeleri de kabul edilmişti ve bu bağlamda seçimlik mal rejimleri şöyle şekillenmişti: -Mal ayrılığı rejimi (m.186 vd.) -Mal birliği rejimi (m.191 vd.) -Mal ortaklığı rejimi (m.211 vd.) Eşler eMK. m.171’e göre, «evlenme mukavelesi/sözleşme» yapmakta ve seçimlik mal rejimlerinden birini tercih edebilmekteydiler. Evlenme sözleşmesi evlenme merasiminden önce veya sonra yapılabilmekteydi. Eski yasal mal rejimine göre, her bir eş sahip olduğu malın/malvarlığının sahibi olduğu gibi, diğer eşin bu mal/malvarlığında sırf eş olmaktan dolayı bir talep/hakkı bulunmamaktaydı; kısaca eşler evlilik süresince edindikleri malları/malvarlığını paylaşmamaktaydı. Buna rağmen, bir eş diğer eşin mal edinmesine katkı sağlamışsa, bu katkıyı boşanma halinde dava konusu yapabilmekte ve bunu “katkı payı” veya “katkı alacağı” adı altında bugünkü «değer artış payına karşılar tarzda talep edebilmekteydi. Bugün dahi eski kanun dönemindeki malvarlığına dönük olarak eşlerin bu türlü talepleri mahkemelerimizde görülmekte ve sonuca bağlanmaktaydı. Katkı alacağının varlığı ve hesaplanmasında, ispat yükü dava edene yüklenmektedir. 2002 yılının başı itibariyle yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu yasal mal rejimi olarak “edinilmiş mallara katılma rejimini benimsemiş, böylece eski Medeni Kanundaki yasal mal rejimi olarak kabul edilen “mal ayrılığı” rejiminden vazgeçmiştir. TMK. m.202/1’de açıkça mal rejiminin “asıl” rejim olduğu ortaya konmuştur. Buna rağmen eşler anlaşma yapmak suretiyle (mal rejimi sözleşmesiyle), kanunda öngörülen seçimlik mahiyetteki başka bir rejimi seçebilirler (TMK. m.202/2). Türk Medeni Kanunun kabul ettiği seçimlik mal rejimleri ise şöyledir: - Mal ayrılığı rejimi (TMK. m. 242 vd.) - Paylaşmalı mal ayrılığı (TMK. m. 244 vd.)

- Mal ortaklığı (TMK. m. 256 vd.).

Türk Medeni Kanunu evlilik birliğinde eşlerin kazançlarının hem evliliğin devamında durumunu hem de sona ermesinde sonu konusunda önemli bir rejim değişikliği yapmıştır. Eski Medeni Kanun’da geçerli olan mal ayrılığı rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmişken, Türk Medeni Kanunu edinilmiş mallara katılma rejimini tercih etmiştir. Bu tutum İsviçre Hukuku ile uyumludur. Alman Hukukuna da büyük benzerlik göstermektedir. Yasal mal rejiminde temel esas her iki eşin evlilik süresince edindikleri malları değer itibariyle ve alacak hakkı düzeyinde olmak üzere eşit şekilde paylaşmaktır. Paylaşım edinilmiş mallar için geçerlidir. Kişisel mallar paylaşım dışıdır. Her bir eşin aksini ispat edemediği sürece kazanımları edinilmiş mal sayılmış, bu yönde adi karine kabul edilmiştir. Her bir eşin diğerinin talebine bağlı olarak mevcut malvarlığı üzerinden diğer eş lehine paylaşıma bağlı doğan alacak hakkının ( buna katılma alacağı denilmektedir)  hesabı, artık değerin bulunmasıyla olmaktadır. Artık değerin hesabında aktifler olarak ifade edebileceğimiz kısımdan (yani edinilmiş mallar, eklenecek değerler ve denkleştirmenin birinci türü), pasiflerin (değer artış payı, denkleştirmenin ikinci türü ve edinilmiş malların borçları) çıkarılması gerekmektedir. Bu değere katılma oranı (1/2) uygulanmakta, böylece diğer eşin katılma alacağı bulunmaktadır. Katılma alacağı borçlusu eş, bu borcunu isterse ayın olarak (mal ile) ifa edebilmektedir. İnsiyatif borçlu eşe bırakılmıştır. Diğer eşin bunu talep etme hakkı yoktur.

Sağlıcakla kalın…