Sporu siyasete alet etmeyelim derken taraftar grupları gırtlağına kadar içine girdi. 4 büyük kulübün taraftarı kol kola biranda Taksim’e indi.Sanki maçlarda birbirlerini bıçaklayan, yaralayan, hatta öldüren onlar değilmiş gibi bir anda kartal, aslan, kana

Sporu siyasete alet etmeyelim derken taraftar grupları gırtlağına kadar içine girdi. 4 büyük kulübün taraftarı kol kola biranda Taksim’e indi.

Sanki maçlarda birbirlerini bıçaklayan, yaralayan, hatta öldüren onlar değilmiş gibi bir anda kartal, aslan, kanarya ve hamsi kesiliverdiler.

Statta “yakmaya, yıkmaya” alışık olduklarını gördüğümüz bu taraftar grupları bir anda, çevreyi, insanı seven, “yakıp yıkmaya” karşı olup çıktı…

Doğrusu bu beraberliği ve dostluğu bugüne kadar tribünlerde de görmek isterdik. Ama daha ilk “derbi maçında” yine birbirlerinin boğazına sarılacaklar.

Hatta oturdukları koltukları “kırıp döküp” sahaya atacaklar. Yine yaktıkları “meşaleleri” sahaya atıp  “yemyeşil çimin” içine edecekler.

Dolayısıyla bugüne kadar bu 4 taraftar grubun “holiganlığına” alışık olmasak eylemcilerin arasında “masum” durmalarını yiyeceğiz…

Bu taraftar grubun eylemcilere destek olması ulusalda da bazı yazarların dikkatinden kaçmamış.

Benim de dikkatimi çeken “Esra Elönü’nün” konuyla ilgili köşe yazısı oldu. Bu konuya “Esra Elönü” farklı bir yaklaşımda bulunmuş.

Özellikle yazısının bir bölümünde ise “Çarşı Grubu’na” ilginç bir teklifte bulunmuş. İşte yazısının o bölümleri…;

“Madem asıl olan doğa ve çevre alın size göz yaşartıcı bombalara karşı beton yeşertici bomba teklif!

O zaman görelim duyarlılığı o zaman görelim ters tarafından kalkmamış sağduyunun tezahürünü!

Boğaz hepimizinse hepimizin olduğuna keyifle imza atacağımız böylesine gerekli bir projeyi desteklemek de eylemin farzındandır!

İstanbul’un canına beton tıkıp en mükemmel yerinin üzerine konma bencilliğinden kurtulursanız ne demek istediğim gezi parkı olayları kadar aşikar olacaktır!

Sen hem doğayı seviyorum canım benimden mütevellit şehir nobranlığı yapacak küfür yeşerteceksin hem de taş üstünde taş kalsın diyerek boğazı tribüne boğacaksın.

Bu ikiyüzlülükten kurtulmanın yolu feda ise feda edin görelim! Madem bütün taraftarlar gezi parkı için birleşti aynı kaynaşmayı İnönü Parkı için de gösterin!

Gökkafesi yık Maçka parkını da dahil et milletin keyfine de değme! Çarşının derdi parksa ilk balyozu o stada vursun! Hepimize mübarek olsun…!”

Kimse kusura bakmasın ama gönül verdikleri kendi kulüplerine bile hayrı dokunmayan bu taraftar grubunun insani hiçbir aktivitesi benim için inandırıcı değildir.

Kendi stadını “yakan, yıkan, tarumar” eden hatta aynı renklere gönül vermiş insanları bıçaklayıp öldüren bir taraftar grubu “holigandan” başka bir şey değildir.

Bugün “masumane” bir eylemci gibi gözüküp yarın yine karşı takım taraftarının “canına, malına kast etmek” resmen ikiyüzlülüktür.

Dolayısıyla Sakarya’daki eyleme en azından bir taraftar grubu olarak katılmayan “Tatangalar taraftar, diğerleri sahtekâr” olarak tescil edilmiştir…