Bizim jenerasyon hatırlar. Gençliğimizde bir “gözlük” muhabbeti vardı. Sözde öyle bir gözlük yapılmıştı ki taktın mı karşındakini “anadan üryan” görürdün.

Biz de bundan istifade gözümüze kalın çerçeveli “güneş gözlüğü” taktık mı, sanki gelen geçeni “anadan üryan” görüyormuş gibi hava atardık.

Arkadaşlarda buna inanıp taktığımız kalın çerçeveli “güneş gözlüğünü” takmak için bizden isterlerdi…

Teknoloji henüz o seviyeye ulaşmadı. Belki de öyle bir teknolojiye birileri sahip de biz bilmiyoruz!

Ancak çok değil kısa bir süre sonra gençliğimizde bize “fantezi” gibi gelen bu tür gözlükler de muhtemelen üretilecektir.

Gerçi böyle bir gözlüğün icadı insanlığa nasıl bir fayda sağlar, gerek de var mı, meraklısı çıkar mı, orası tartışılır…

Böyle bir gözlük şimdilik kenarda dursun, dün haber sitelerinde “takbul gözlüğü” adı verilen bir gözlük gerçekten dikkatimi çekti.

ODTÜ tarafından geliştirilen “takbul gözlüğünün” şüphelileri ve suçluları tanıması gerçekten ilgi çekici.

Jandarma Genel Komutanlığı sayesinde ilk defa Bodrum’da kullanılmaya başlanan bu gözlükle kimlik, plaka ve araç sorgulaması yapıldı…

Tam anlamıyla “güneş gözlüğü” görünümündeki bu gözlüğün insan yüzünü tanımlama özelliğine sahip olması da ayrı bir konu.

Şimdilik 10 tane üretilip kullanıma sürülen bu gözlükler sayesinde gerek jandarmanın gerekse emniyetin işi daha da kolaylaşacak.

Artık eskisi gibi araçlar durdurulup “kimlik kontrolü” yapmak yerine “takbul gözlüğü” ile insanın yüzüne şöyle bir bakmak yeterli olacak…

Günümüzde teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi iyi mi oluyor yoksa kötü mü, orasını kestirmek güç!

Konu sadece güvenlik olsa gelişen teknoloji sayesinde kendimizi daha güvende hissedeceğimiz kesin!

Ancak teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde yarın hangi “icatlarla” karşılaşacağımızı da kestirmek güç…

Biz hayata “manüel” olarak başladık. Çocukluğumuz ve gençliğimiz de “manüel” olarak geçti. Son 15-20 yılda da “dijital teknoloji” ile tanıştık.

Adapte olmamız kolay olmadı ama hayatımız epeyce bir kolaylaştı. Belki hayatımız kolaylaştı ama “dijital teknoloji” sayesinde “mahremiyet” diye bir şey de kalmadı.

Korkarım, bu “takbul gözlüğünü” biraz daha geliştirelim derken, gençliğimizde var olduğuna inanmak istediğimiz “taksoy gözlüğü” de “icat” eder bunlar. İşte o zaman…?