Bayram dedik, ne çabuk geçtiğini anlayamadık. Hele bir de okullar açılsın diye bekledik o da oldu.

Ancak ülke olarak bir türlü “seçim” havasına giremedik. Sanki “1 Kasım’da” bu ülkede “seçim” yapılmayacakmış gibi bir hava var.

Sadece biri değil, bütün partilerde büyük bir sessizlik hakim. Hal böyle olunca “seçimin” havası, heyecanı vatandaşa da yansımıyor…

Baktığınız zaman iktidar patisinden muhalefetine kadar herkes için bu “seçim” çok önemli. Herkesin farklı hesabı kitabı var.

Ancak yapılan hesabın kitabın meydanlara veya vatandaşa yansıması hiç de öyle değil. Sanki herkes “7 Haziran’da” aldığı “oy” oranına razı.

Adeta bütün siyasi partiler “mevcudu” korumanın hesabını yapıyor. Alınan “oy” oranını arttırmak gibi bir niyet görünmüyor…

Mesela CHP; Sakarya’da “aday” listesinde herhangi bir değişiklik yapmaması birden fazla vekil çıkartmak istemediklerini gösteriyor.

Hal böyle olunca da CHP için “1 Kasım’da” yapılacak olan genel seçimlerin sonucu pek de önemli olmuyor.

Nispi olarak yüz aşağı yüz yukarı sonucu etkilemeyeceği için seçim çalışmalarına zaman harcamanın da bir anlamı olmuyor…

MHP’ye gelince; aday listesinde ciddi bir değişlik oldu. Özellikle 2’nci sıradaki Ali Rıza Acartürk ve 3’üncü sıradaki İsmail Kamil Doğancı tabanın istediği gibi oldu.

Buna rağmen MHP Sakarya İl Teşkilatı’nda nedenini bilemediğimiz tuhaf bir durağanlık yaşanıyor.

Sanki MHP de Sakarya’da “bir vekile” razı olmuş bundan sonrası için “havlu atmış” gibi bir görüntü sergiliyor…

AK Parti’de de henüz bir hareket yok. Bireysel bir takım çalışmaların aksine “7 Haziran’daki” o hava, o heyecan henüz yakalanmış değil.

Daha önceki seçimlerde Sakarya’da “7-0” gibi “iddialı” söylemlerle vatandaşın karşısına çıkan AK Parti de şimdi “yüzdelik” oranlarla uğraşıyor.

Hani bir önceki seçimlerde ki AK Parti’nin, heyecan ve gayretini bilmesek, “5’i kaptırmamanın” çabası içinde olduklarını zannedeceğiz…

Her şeye rağmen, Sakarya’da “seçime” en hazırlıklı ve en organize partinin AK Parti olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak AK Parti’nin Sakarya’da “seçim” startı verip, teşkilatları harekete geçirmekte neden bu kadar geç kaldığını anlamak mümkün değil.

Görünen o ki, “1 Kasım’da” yapılacak olan “seçim” hem vatandaş hem de partiler adına gerçekten hayati önem taşısa da, genel kanı “seçimin adı var” o kadar…