Biz mi panik yapıp çok abartıyoruz, yoksa gerçekten abartılacak ve panik yapacak bir durum yok mu anlayamadım.Baksanıza Sapanca Gölü neredeyse “su birikintisine” döndü yakında “bataklık” olacak kimsenin umurunda değil.Koskoca bakan bile çıkıp “Sapanca Göl

Biz mi panik yapıp çok abartıyoruz, yoksa gerçekten abartılacak ve panik yapacak bir durum yok mu anlayamadım.

Baksanıza Sapanca Gölü neredeyse “su birikintisine” döndü yakında “bataklık” olacak kimsenin umurunda değil.

Koskoca bakan bile çıkıp “Sapanca Gölü için endişelenecek bir durum söz konusu değil” dediğine göre, bir bildiği vardır herhalde…

Doğrusu bakanın ne bildiğini ben anlamıyorum ama benim gördüğüm Sapanca Gölü günden güne ölüyor.

Gözlerimizin önünde “ruhunu teslim ediyor” ama birileri sadece Sapanca Gölü ile ilgileniyormuş gibi yapıyor.

Biri çıkıp bir açıklama yapıyor, öteki de ona cevap veriyor. Bu defa başka biri de çıkıp cevap verene, cevap veriyor. Sonuç? Kocaman bir sıfır…!

Ben Sapanca Gölü’nü yazmaktan haber yapmaktan artık sıkıldım. Ne kadar gündeme getirirsen getir, yazarsan yaz kimse ilgilenmiyor.

Sanki bu “Sapanca Gölü’nün suyunu bir tek biz içiyor ve kullanıyoruz da” oturup kendimize iş edindik.

Sadece ben değil eminim birçok meslektaşım da aynı şeyi düşünüyordur.

Yazıyorsun, çiziyorsun, haber yapıyorsun kimsenin umuru değil.

Ne siyasilerin, ne belediye başkanlarının gündeminde Sapanca Gölü diye bir konu yok. Anlaşılan o ki, hele bakanın hiç yok…

Madem “endişe edecek bir durum yok” öyleyse alın tepe, tepe kullanın. Hatta sadece TÜPRAŞ değil yakındaki bütün fabrikalara boru bağlayın.

Biran önce kurutun şu Sapanca Gölü’nü de hepimiz kurtulalım. En azından bizim de gündemimizden çıksın.

Bizde kendimize Sapanca Gölü dışında başka bir konu bulalım. Boşuna haber yapacağız, köşe yazacağız diye kafa yormayalım…

Evet, Sapanca Gölü’nün, bu hızla su tüketimine devam edildiği müddetçe daha fazla dayanabileceğini sanmıyorum.

Zira bugünden itibaren aylarca hiç durmadan yağmur yağsa, yağmur sularının Sapanca Gölü’nün dişinin kovuğuna gitmeyeceği ortadadır.

Onun için daha “radikal” ve kalıcı tedbirler alınmak zorundadır. Tabi tedbir alınırken de fedakarlıksadece bizden beklenmemelidir.

Fedakârlık başta İSU ve TÜPRAŞ’ın Sapanca Gölü’ne dayadığı “hortumların” kesilmesiyle başlamalıdır.

Sonra da birbirimize “laf yetiştirmeyi” bırakıp bütün enerjimizi Sapanca Gölü’nü nasıl kurtarırız ona vermeliyiz.

Zira Sapanca Gölü için artık “laf üretme” dönemi bitmiştir. Artık Sapanca Gölü için zaman “icraat” zamanıdır.

Ama maalesef “Sapanca Gölü’nde peynir gemisi yüzdürmek” gölü kurtaracak tedbirler almaktan daha kolaydır. Bu anlayışla bu yöneticilerle benim hiç ümidim yok…