Hiçbir makam kalıcı değildir…
İnsanoğlu o makama gelirken bilir de…
O makama oturduktan sonra, gelirken bildiği şeyi unutur…
Yani o koltuğu geçici olarak işgal edeceğini…
Adam siyasetçi olmuş…
Sonradan milletvekili olmuş, yeter artık yerine başkası aday olsun dersen senden kötüsü olmaz…
Belediye başkanı olmuş, sanki ondan başka belediye başkanlığı yapabilecek kapasitede insan yok gibi eda ile dolaşır…
Adamı genel müdür yaparlar…
Önce onu oraya getirenlerle uğraşır…
Görevden almaya kalktıklarında da benden daha iyi kimse bu görevi yapamaz derler…
Adam yazı işleri veya personel müdürü yapılmıştır…
On yıllarca aynı koltukta oturur…
Rotasyona tabi tutulduğunda “neden beni buradan başka yere gönderiyorsunuz” der…
Bu yazı ve personel müdürü beylerin koltukları tapulu malları mı?
Ya da…
Tabirimi mazur görün; o koltuklar kendilerine ölene kadar zimmetli midir?
Adam daire başkanı…
Sanki başka daire başkanı yokmuş gibi makamda…
Bir rotasyona tutmaya gör…
Hemen başlar en iyi hizmeti kendinin verdiğini etrafa anlatmaya…
Her nedense…
Siyaset yapan da…
Sendikacılık yapan da…
Odacılık yapan da…
Bürokrasinin alt ve üst kademelerinde görev yapan da aynı…
Aynı mantıkla makam ve koltuk işine bakıyorlar…
Aynı akılla yerlerini korumaya kalkıyorlar…
Rotasyon şart…
Rotasyon olmadan rehaveti ortadan kaldıramazsınız…
Rotasyon olmadan eşit hizmet anlayışını ortaya koyamazsınız…
Sistemin tıkır tıkır işlemesi her rotasyonda yeni işe başlayanla daha da ışıldar…
Verim artar…
Yoksa on yıllarca aynı yerde görev yapan birisi az da olsa kendi hükümlerini koymaya kalkıyor…
Sağlıcakla kalın…