80’li yıllardı. O zamanlar lise öğrencisiyim.
Sakaryaspor, Oğuzlar, Akyutlar, Enginler ve daha niceleriyle ligde destan yazıyordu.
Takımın, şampiyonluğa oynadığı zamanlardı.
İşte Sakaryaspor sevgisi, o yıllarda başladı. Takım başarıdan başarıya koşuyor, her karşılaşma sonrasında büyük sevinç yaşanıyordu.
Sonra geldik 90’lı yıllara. O yılların başında Sakaryaspor yine başarılı, yine efsane futbolcular top koşturuyor.
Ama bu başarı çok uzun sürmüyor ve takım 2. Lige düşüyor.
Yanılmıyorsam eğer, 98 yılında ikinci ligde mücadele eden Sakaryaspor, Eskişehir’de İstanbul Büyükşehir Belediyesporla karşılaştı. Ve son dakikalarda gelen golle takım yeniden 1. Lige yükseldi.
Aman Allah’ın ne sevinç, ne mutluluk.
Sakaryaspor’un Eskişehir’den Adapazarı’na gelmesini saatlerce beklediğimi hatırlıyorum. Atatürk Bulvarı’ndan Çark Caddesi’ne kadar o insan selinin arasında geç saatlere kadar takımı görmek için toplanan insanların mutluluğunu anlatmaya kelimeler yetmez.
Bu sevinç de uzun sürmedi ve 1999 depremi yaşandı. Sakaryaspor da lige 1 yıl ara vermek zorunda kaldı.
İşte her şey bundan sonra hızlandı.
Sakaryaspor bir daha toparlanamadı. Ancak bu çöküşte, depremin etkisi var dersek yanılırız. Çünkü bu çöküşte kötü idarecilerin rolü var.
Dönemin Belediye Başkanı Aziz Duran zamanında başlayan çöküş, bugüne kadar sürdü.
Zaman zaman takım toparlanıyor diye düşünsek de sonuç hep hayal kırıklığı oldu.
Takımın başına talip olanlardan bazıları engellendi, gelenler de istenileni veremedi.
İşte son olarak yapılan kongreye beklenen katılım olmadı ve yine ertelendi.
Peki n’olacak bu Sakaryaspor’un hali?
Ben futboldan pek anlamam. Ama Sakaryaspor bu şehrin markasıdır. Ne kadar kötü günler geçirse de hala Sakaryaspor denildiğinde insanlarda olumlu yönde farklı bir algı var.
Naçizane düşünceme göre, artık birileri Sakaryaspor’dan elini çekmeli. Kulübü kendi haline bırakmalı. Müdahalede bulunmamalı. Bizim istediğimiz yöneticiler olsun ısrarından vazgeçmeli.
Kim bilir, belki o zaman Sakaryaspor eski günlerine döner…