Perşembe akşamı yayınlanan “detay siyaset” programının konuğu bu defa SATSO Başkanı Mahmut Kösemusul oldu.

Programda Kösemusul’a SATSO’nun çalışmaları ve Sakarya ekonomisi ile ilgili birçok konuda sorular sorduk.

Mahmut Kösemusul da bu sorularımıza SATSO cephesinden cevaplar verip önemli açıklamalarda bulundu…

Tabi konuk SATSO Başkanı Mahmut Kösemusul olunca programın ağırlığı da “yerli otomobil” üzerinden gitti.

Zira SATSO’nun “yerli otomobilin” Sakarya’da üretilmesi adına çalışmaları ve gayretleri olduğunu biliyoruz.

Nitekim “Otomotiv Şehri Sakarya” projesine büyük mesai sarf edip bu projenin onaylanmasına katkı sağladığı bir gerçektir…

Bugün SATSO’nun gayretleri ile Karasu’da Türkiye’nin ilk “Otomotiv İhtisas Bölgesi” kurulmuş oldu.

Bu bölgenin özellikle otomotiv sektörünün yan sanayisi olarak hizmet verecek olması çok ama çok önemlidir.

Dolayısıyla “Otomotiv İhtisas Bölgesi’nin” Sakarya’da kurulması ile “yerli otomobil” üretimi konusunda ilimiz bir adım öne geçmiştir…

Ancak bu “yerli otomobilin” kesinlikle Sakarya’da üretileceği anlamına gelmiyor. Nitekim Kösemusul da bu konuda temkinli konuşuyor.

Bu konuda bir “babayiğidin” çıkıp “yerli otomobili” başka bir şehirde hayata geçirebileceğini söylüyor.

Buna rağmen “yerli otomobilin” Sakarya’da üretilmesini çok istediklerini ve bunun için de haklı sebepleri olduğunu dile getiriyor…

Kösemusul, Türkiye’nin milli tankını, milli trenini üreten Sakarya’ya kuşkusuz “yerli otomobilin de” yakışacağını ifade ederek önemli bir hatırlatma yaptı.

Sakarya’nın 100 yıllık “otomobil” öyküsü bulunduğunun altını çizerek bu şehirde Türkiye’nin ilk ahşap arabalarının üretildiğine dikkat çekti.

Sonra da, “Bizim öne çıkan bu özelliklerimizle bu ‘babayiğidin’ bizi tercih edeceğine inanıyorum” dedi…

Evet, “yerli otomobilin” Sakarya’da üretilmesini hepimiz istiyoruz. Üzerine Sakarya “mührünü” vurmak ilimiz adına guru verici olur.

Bunun için başta medya olmak üzere Sakarya’da ki bütün kuruluşların SATSO’ya destek olması lazım.

Büyüklerimizin tabiriyle “yeli otomobil” üretmek için “yağımız var, unumuz var, şekerimiz de var.” Öyleyse “neden olmasın?” Yeter ki isteyelim…