İlk bakışta öğrencilerin “kızlı erkekli” aynı evlerde kalması “özel hayata müdahale” gibi gelse de aslında öyle değil.En azından bir baba olarak üstelik iki erkek evladı olan bir baba olarak “kızlı erkekli” aynı evde kalmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
İlk bakışta öğrencilerin “kızlı erkekli” aynı evlerde kalması “özel hayata müdahale” gibi gelse de aslında öyle değil.
En azından bir baba olarak üstelik iki erkek evladı olan bir baba olarak “kızlı erkekli” aynı evde kalmanın doğru olmadığını düşünüyorum.
Zira bu tür “kızlı erkekli” kalınan evlerde sadece “edep dışı” davranışlara dayanarak bunu “özel hayata” müdahaleye indirmek doğru değil…
Yaşı bizden fazla olanlar bilir. Türkiye’de “Köy Enstitüleri” ilk defa “Arifiye’de” kurulup yaygınlaşınca “kızlı erkekli” yatılı olarak buralarda eğitim başlamıştı.
İlk yıl “Arifiye Köy Enstitüsü’ne” Kocaeli, Bolu, Bilecik, Bursa ve İstanbul’dan ilkokulu bitirmiş “kızlı erkekli” öğrenci “yatılı” olarak kaydedildi.
Hatta kayıt amaçlı gelen ilk öğrenci, Geyve’den çiftçi Ahmet Bey’in 12 yaşındaki 1928 doğumlu kızı Süheyla’dır.
Kısa zamanda 38’i kız olmak üzere toplam 153 öğrencinin “Arifiye Köy Enstitüsü’ne” kayıtları yaptırılır…
Başlangıçta “Köy Enstitüleri’nin” kuruluş amacı son derece iyi niyetli olsa da zaman içinde yaşanan olaylarla iyice dejenere olur.
O zamanın gazetelerinde “Arifiye Köy Enstitüsü’nde” yaşanan bazı olaylarla ilgili çıkan haberlere bakılacak olursa olayın nerelere geldiğini görmek mümkündür.
Öyle ki bazı kız öğrencilerin çeşitli nedenlerden dolayı “intihara” varan olayların yaşandığı ortadadır…
Elbette bunu genele yaymak, herkesi aynı kefeye koymak doğru değil. Üstelik “Köy Enstitüleri’nin” bir dönem çok değerli isimler yetiştirdiği de ortadır.
Ancak zamanla dejenere olan “Köy Enstitüleri” kuruluş amacından sapmış ve vatandaşların nezdinde gözden düşmüştür.
Gün geçtikçe bazı nahoş hadiselerin arttığı “Köy Enstitüleri” öğrenci bulmakta zorlanmaya başlayınca kapatılmak zorunda kalmıştır…
Bu kısa açıklamadan sonra gelelim Anadolu’nun çeşitli illerinden farklı şehirlerdeki üniversitelere gelen öğrencilerin durumuna.
Elbette “Köy Enstitülerinde” yaşanan bazı olayları bugüne olduğu gibi indirgemek doğru değildir.
Zira o günün şartlarıyla bugünün hayat anlayışı oldukça farklıdır. Bugün genç kızlarımız daha bilinçli ve daha dirayetlidir.
Ancak “kızlı erkekli” aynı evde kalma olayını sadece “özel hayata müdahale” olarak görmemek gerekir…
Bugün farlı evlerde dahi olsa bazı kız veya erkek öğrencileri bekleyen başka tuzaklar da vardır. Bu durum hem erkek hem de kız öğrenciler için geçerlidir.
Başta terör örgütü ve uyuşturucu belası gibi çağımızın tehlikesi her öğrenci için kapıda beklemektedir.
Netice itibariyle ben olaya sadece “özel hayata müdahale” olarak bakmıyorum. Bence buna “kız ve erkek öğrencileri koruma” demek daha doğru olur…
Next