Psikolog-yazar Sema Maraşlı’nın bilimsel manada taciz ve tecavüz ile ilgili çıkan ve yeni çıkması beklenen kanunlarla ilgili eleştirel yazısını aşağıya yayınlıyorum…

[Hak ve Hakikatten Yana Olan Bütün Milletvekillerine Hitaben, (1)

Sayın Vekillerimiz!

Gündemde görüşülen ve sizlerin de onayından geçecek kimyasal hadım ile ilgili hem komisyondaki vekillerimizin hem de sizlerin çok iyi araştırma yapıp sonuçlarını iyi hesap edip bir karar vermeniz gerekiyor. Sizlerin kararı hepimizi ilgilendiriyor. Konuyu değerlendirirken şu konuları lütfen göz önünde bulundurun.

1-Cezalar ağır olmalı ki caydırıcı olsun: Öncelikle taciz ve tecavüz bir cinsel istek fazlalığı değildir, bir sapkınlıktır hele de çocuklara yönelikse daha da tehlikeli bir sapkınlıktır. Dikkat edilirse tecavüzcülerin çoğu evli yani cinsel isteğini giderebilecek eşleri var. Tecavüzcüler cinsel isteği ile başa çıkamadığı için değil, bir masuma acı çektirmek için bir masum üzerinden kendilerini güçlü görmek psikolojisi ile hareket ederler.

Kimyasal hadımın caydırıcı hiçbir mantığı yok. Kimyasal hadım olup hapis yatmayacaksa bu sapığa ödül olur. Bir süreliğine cinsel dürtülerinden kurtulmuş olur. Hem hapis yatıp hem hadım olacaksa o da sapık için iyi. Zaten içerde kimseye bir şey yapamayacak yine rahatlamış olacak. Biraz hapis sonra kimyasal hadımsa o da adamın ailesine haksızlık. Ruh hastası gibi bir adam ailesi ve toplum için potansiyel tehlike olur.

Sapığın cezası idam olmalı. Ceza ağır olsun ki caydırıcı olsun. Tecavüze yeltenmeyi düşünen biri sonunun ölüm olacağını bilirse mi vazgeçer yoksa “bir ilaç vereceklermiş bir süre cinsel isteğim olmayacakmış” diye düşünürse mi caydırıcı olur. Biz bu taraftan gönderelim gitsin, öteki tarafta versin hesabını, bu taraf da rahat etsin. İnançsız bazı yazarlar ölüm ödül olur, ölür kurtulur diye yazmış, sanki öldükten sonra yok oluyoruz! Ölüm kötüler için değil iyiler için ödüldür. Kötülerin temizlenme yeridir. Artık nasıl temizlenirse onun detaylarını en iyi Rabbimiz bilir.

Batılılara göre katilin yaşama hakkı vardır, bize göre mazlumun yaşama hakkı vardır. Batılılar katilleri, sapıkları hapishaneye doldurup beslerler fakat gider gücünün yeteceğini düşündüğü ülkeleri istila edip kadın- erkek – çocuk- yaşlı demeden mazlumları öldürürler ya da öldürecek örgütler kurarlar bir de utanmadan “insan hakları var, katilin, sapığın yaşama hakkı var” derler. Artık bizler hele şu olaylardan sonra Batı’nın iki yüzlülüğünü de net gördük lütfen onların sahte hallerini bırakıp gerçeklere bakıp kanunların ona göre oluşturalım.

2-Kimyasal hadımın suçu önlemede etkisi iyi hesaplanmalı: Düşünün bir çocuğa cinsel istismar oldu. Aile o kişinin öldürüleceğini bilirse mi şikayet eder, yoksa bir süreliğine cinsel isteğinin gitmesi cezası olduğunu düşündüğünde mi? Tecavüzcünün cinsel isteğinin gitmesi asla mağdurun ve ailenin yüreğini soğutmaz. Hatta aile şikayet etmeye bile korkabilir. Bu adam yatar çıkar sonra başımıza bela olur mu diye. Fakat failin öleceğini bilirlerse korkmadan şikayet edilir.

3-Hükümet karşıtları ve feministler sizin yaptığınız bir şeyi destekliyorlarsa üzerinde on kez daha düşünün. Kimyasal hadım, hükümet karşıtları ve feministler tarafından destekleniyor fakat idam desteklenmiyor çünkü idam suçu azaltacak, kimyasal hadım kaos çıkaracak. Hatta hükümet karşıtları 12 yaş altından yaşı daha yukarı çekmeye yönlendiriyorlar yetkilileri ki 18 yaş altı erken evlenenlere de hadım cezaları verilsin ve ülkede kargaşa çıksın. Tecavüzcüye idam getiremiyorsanız, hadım yasası da getirmeyin, hapis cezalarını ağırlaştırın o zaman. Tecavüzü ve 14 yaş üstü evlililik ve gönüllü birlikteliği ayırın.

4-Hadım, hapis ya da idam ceza ne olursa olsun kargaşa çıkarmak ya da kişisel kinlerinden dolayı iftira atacak olanlara karşı iftira atanlara da ağır hapis cezaları getirilmeli. İddiasını ispatlayamayan cezasını çekmeli. Ya elinde iddiasını ispatlayacak deliller olmalı ya da suçu; polisin, psikologların, doktorların ortaya çıkarabileceği deliller olmalı.

Düşünün kadının sevgilisi kadının çocuğuna tecavüz etti, bu da bir şekilde ortaya çıktı. Kadın da sevgilisinin başını yakmamak için “kocam yaptı” dedi ve çocuğu da böyle söyleyeceksin diye tehdit etti. Kocası iftiradan hapse girdi. Kadın bu arada bir süreliğine kocasından da kurtulmuş olur, sevgilisi ile baş başa kalır.

Bu yüzden ihbarlar iftira mıdır gerçek midir diye iyi araştırılmalı. 6284 sayılı utanç yasasındaki gibi “kadın yalan söylemez mantığı” ile hareket edilirse iftiralardan cinayetlerden çıkacak kargaşayı durduramazsınız.

Polis iddiada bulunanı iyi sorgulamalı iyi araştırmalıdır. Mesleğinde uzman psikologlar da çocuğu imgelerle oyunlarda konuşturarak gerçek faili bulabilir.

Fakat bu arada baba tutuklanmış, toplumda saygınlığı zedelenmiş, gerçek anlaşılana kadar hapiste yatmış olacak. Şimdi bu kadının yaptığı yanına kar mı kalacak? “Sevgilimden korktum öyle söylemek zorunda kaldım.” dese “eh zararı yok hadi git” mi denecek?

Ya da 18 yaş altı kız sevgilisinden ayrıldıktan sonra ona iftira attı. Benimle zorla birlikte oldu tecavüz etti diye. Ne olacak? Atacağı iftiranın cezasını çekmeyecek mi?

Bunlar hiç de uç örnekler değil, bu tarz olaylar sık sık gazetelerde çıkıyor. Sevgilisini gördüğü için çocuk babasına söyler diye kendi çocuğunu öldüren annelerin haberleri yakın zamanlarda çok çıktı. Daha geçen hafta haberi çıktı, babalık testlerinde patlama olmuş. Pek çok erkek, bu benim mi çocuğum, kaygısı ile test için başvuruyormuş. Bu kanunun aldatılan kocaların başını yakmayacağından nasıl bileceksiniz?

Bu kanunlar ayağınıza dolaşsın istemiyorsanız iftiraya ağır cezalar getirilmeli kanunla birlikte.

5-Hadım yasası görüşülürken erken evlilik konusunda da düzenlenme yapılmalı. Zira hadım yasalarını destekleyen hükümet karşıtlarının niyeti 18 yaş altı da gençler için de geçerli olsun derdindeler. Gerçi onlar 18 yaş altına “genç” değil “çocuk” diyorlar ki çocukları ilgilendiren kanunlar gençleri de kapsasın diye.

“Kızlarımız okusun, hayat bayram olsun…” hayalinden bir çıkıp gerçekleri görürsek iyi olur. 18 yaş 14 yaş arası kızların çoğunun sevgilisi var. Sosyal hesaplarına bakılırsa hiç de çocuk havası yok. Ve sevgilileri ile de cinsellik yaşayanların sayısı da oldukça yüksek. 18 yaş altındaki kızlar dini nikahla evlendiğinde kocaları tecavüzcü sayılıp hapse atılıyor fakat zina yapsalar bir problem yok, yeter ki evlenmesinler.

Erken evlilik olmasın diye çabalayanlar muhafazakarlara ve feministlere bakıyorum hiçbirinin de erken yaşta nikahsız ilişkiyi önleme konusunda bir çalışması yok. Çocuklar evlenmesinmiş. O çocuk dediğiniz ergenlerin yemediği halt kalmıyor evliliğe gelince mi problem. Eğer samimi olarak gençleri düşünüyorsanız onlara faydalı eğitimler verilsin, zinanın önüne geçmeye çalışılsın.

Biz Müslüman bir ülkeyiz. Bizde zina olmaması lazım evlilik değil. Zinaya giden yollar açık bırakılır fakat evlilik yollarına taş konulursa bu zinayı artırmaktan başka bir işe yaramaz. Dinen reşit olmuş kişiler evlenebilir. Dinen reşit olmak için de ergenliğe girmiş ve aklı olgunlaşmış iyi ve kötüyü ayırt edebiliyor olması alış-verişten anlıyor olması gibi şartları var dinimizin. Bu olgunluğa sahip olan kişiler evlenebilir. Onlara evliliği yasaklamak zina yollarını açmak demektir.

Batı’da da böyle. Resmi evlilik yaşı 18 fakat ergenler 14 yaşında reşit sayılıyor evlenemiyor fakat cinsel birliktelik yaşayabiliyor. Bizde 18 yaş altına zina serbest evlilik suç.

Geçmiş yıllarda evlendiği zaman karısı 18 yaş altında olduğu için hapis yatan binlerce erkek var içerde. Tek suçları dini nikahla evlenmek. Kadınların hiçbirinin şikayeti yok ve kocalarını hapisten kurtarmak için çabalıyorlar.

Resmiyette kocalarını kurtarmak için başvuran 4 bin üzerinde kadın var diye açıklama yapılmıştı. Ki sayı bunun çok çok üstündedir fakat başvuranlar bunlar. Kadınlar “Biz kendi gönlümüzle, düğünle dernekle, dini nikahla evlendik, kocalarımızı seviyoruz, bizi zorlamadılar onları bırakın biz de çocuklarımız da mağduruz…” diyorlar. Görünen sayıda yaklaşık on bin çocuk “anne-babası erken evlendi” diye babasız büyüyor. Kadınlar ve çocuklar maddi- manevi sıkıntıda.

Milletvekillerinin bir kısmının bu mağdur kadınlara verilmiş sözü vardı ve kanun çıkacağı zaman feministler ayaklandılar ve “Tecavüzcü ile evlilik serbest bırakılıyor.” Diye yaygara çıkardılar öyle olmadığını bildikleri halde.

Kanun tekrar görüşülmek üzere notuyla geri çekildi fakat tekrar görüşülmedi. Binlerce erkek dini nikahla evlenmenin cezası olarak içeride tecavüzden yatıyor. Hem de 8 den 16 yıla kadar ağır cezalarla. Eşleri ve çocukları dışarıda ağlıyorlar. O mazlumların göz yaşlarında hepimiz boğuluruz. Sizler bu kanunları nasıl içinize sindiriyorsunuz? Tek suçları evlenmek olan kişileri hapse atmanın hesabını nasıl vereceksiniz?

Gerçekten merak ediyorum feministlerin nesinden korkuluyor. Neredeyse hepsi Avrupa fonundan besleniyor ve çoğunluğu hükümet düşmanı. Bunların nesinden korkuyorsunuz? Sayıları da çok değil. Sadece sosyal ağları ve medyayı iyi kullanıyorlar. Feministlerden değil, bunların dediklerini yapmaktan korkun. Feministlerin hiçbir yere huzur getirdiği görülmemiş ancak kargaşa çıkarırlar.

Güya kadın hakkı savunurlar o da yalan. Bakın, kocaları onlarla evlendi diye “nikah cezası olarak” kocaları hapiste olan kadınların haklarını neden savunmuyorlar feministler. Onların ve çocuklarını gözyaşlarını neden görmüyorlar. Zira ideolojilerine uymuyor.

Bırakın carlasın dursunlar, onlar carlamak için büyük paralar alıyorlar Avrupa fonundan, herkes görevini yapar, siz hakkı ve adaleti seçin. Allah’tan gayri bir şeyden korkmayın ki yardımcınız Allah olsun.

Bakınız ne zaman Allah’tan gayri şeylerden korktunuz ayağınıza dolaştı. 18 yaş evlilikler, gençlerin cinsel olarak aktif olduğu, dinimizin izin verdiği, geleneğimizde de var olan bir kültür. Bunun alt sınırını belirlersiniz. 15 yaş olabilir. 18-15 yaş arası evlenecek olanlar uzman bir ekipten izin kağıdı alabilirler. Burada aile baskısı var mı zorla mı evlendiriliyor, ya da erkekten yana bir tehdit ya da taciz var mı gibi konularda psikolog, polis ve diğer uzmanların olduğu ekip kızın tamamen kendi rızası ile geldiğine emin olursa izin verilir, o da evlenir. Bir kız zorla mı gönlüyle mi evleniyor anlamak zor değil bu devirde artık her imkan var.

6-Siz evliliğe izin vermezseniz ne olur? Zina olur. Vebali de üstünüze olur.

Batıda evlilik yaşı 18. Fakat 13-14 yaşından sonra kızlar istediği erkekle ilişkiye girebiliyor ve aynı evde evli gibi yaşayabiliyor, yasak değil. 14 yaşından sonra çocuk olarak değil, genç olarak görülüyor. Bu yüzden evlilik yaşının 18 olması onları pek ilgilendirmiyor zina serbest 18 i geçse de zaten çoğu evlenmiyor. Bizde evlilik yaşının 18 olması ancak düzgün helal hayat sürmek isteyenlere ceza oluyor.

Geçen yıl Amerika’da 15-19 yaş arası 1000 kızdan 29.4 ü doğum yapmış.

İngiltere de 15-19 yaş arası 1000 kızın gebe kalma oranı (44.2) yarısı kürtaj yaptırmış yarısı doğurmuş.

Devlet bu kızların birlikte olduğu kişileri toplayıp toplayıp hapse atmıyor. Batının serbestliğini alıyorsak modernlik diye, bari o konudaki kanunlarını da alalım. 14 yaş reşit olarak kabul ediliyor ve ona karışılmıyor. Bizde 18 yaş altında kızlara geri zekalı muamelesi yapılıyor ve kız “ben gönlümle evlendim” dese de hiç dikkate alınmıyor, “sen kız çocuğusun aklın ermez, bilmezsin” deyip kocası hapse tıkılıyor. Nasıl başarıyorsak Batı’dan aldığımız kanunlardan en çok dindarlar zarar görüyor.

Bu yüzden 18 yaş altı çocuklarımızı koruyalım sahtekarlığından çıkıp, realiteden bakıp ona göre inançlı insanlar zarar göremeyecek şekilde düzenlenme yapılsın acilen ve içerde evlenme cezasından yatan mazlumlar bir an önce çıksınlar, hanımlarının ve çocuklarının yüzü gülsün.

Tabii bunu yapabilmek için öncelikle reşit olma yaşını değiştirmeniz lazım. Daha önceki problem dini nikaha dini nikah demeyip “cinsel istismar” dendiği için yaşandı. Dini nikaha “tecavüzcüsü ile evlenme yasası” denirse öyle işlerde başınıza gelir.

Önce cesaret. Dinsizlerin cesareti kadar bir Müslümanın cesareti yoksa ağlayalım halimize. Bu mazlumların eşlerinin ve çocuklarının döktükleri gözyaşlarında boğulmak istemiyorsanız bir an önce kocalarını serbest bırakın.

7-Yarım işleri ya tamamlayın ya da hiç yapmayın. Yarım doktor candan, yanım hoca dinden, yarım kanun da adaletten eder.

Zina yasası yeniden düzenlenecekmiş. Evli insanlar zina yaptığında şikayet edildiğinde ceza olacakmış. Bekarlara zina serbest olacak. Yine bir kaosa sebep olacak kanun. Eşler birbirini takip edecek, tuzak kuracak, huzursuzluklar, boşanmalar, cinayetler iyice artacak. Bir ucu da dindarlara dokunacak. İkinci eş alanlar zinadan ceza alacak. Bir şeyi tam yapamıyorsanız yarım da yapmayın bırakın dağınık kalsın yeni dertler çıkmasın bari.

8-Taciz ve tecavüze giden yolları kapatın. Porno yasaklansın. Kadını cinsel bir meta ve nesne olarak gösteren ucuzlatan pornoya en çok feministler karşı olmalıyken “Pornomuza dokunmayın” diye yürüyüşler yaptılar. Uzmanlar porno izleme yaşının on yaşında başladığını söylüyorlar. Porno izleyen çocukların merak etme ve deneme ihtimalleri çok yüksek. Hani çocuk istismarını düşünenler neredeler! Neden pornoya karşı seslerini duymuyoruz? Ayrıca eşcinsel birliktelikler de pornoyla yayılıyor ve artıyor.

Porno her açıdan büyük bir tehlike. Bataklıkları kurutmazsanız sivrisineklerden kurtulamazsınız.

9- Cinsel sapkınlıkların önünü kesin: Son yıllarda eşcinsel ilişkilerde patlama var. Erken evlenenlerle uğraşacağınıza eşcinsellerle uğraşın. Televizyon dizilerinde neredeyse her dizide bir eşcinsel rolü canlandırılıyor. Sinema ayrı bir dert.

Şu sıralar vizyonda olan iğrenç bir kitaptan yapılmış lise öğrencisi 17 yaşındaki delikanlının evlerinde kalan babasının asistanı erkekle yaşadığı ilişkiyi aşk diye gençlere ballandıra ballandıra anlatan bir filim sinemalarda oynuyor kimsenin de gıkı çıkmıyor. 17 yaşında madem çocuk sayılıyor neden kimse bu film çocuk istismarı demiyor. Filmin ve kitabının yorumlarını okuyun ve gençlerin geldiği hali görün.

Sabah Gazetesi bu eşcinsel filmi “İtalya’da bir yaz rüyası” başlığıyla eşcinsel ilişki olduğunu hiç belirtmeden normal bir filimmiş gibi verdi ki internetten gördüğüm kadar iğrenç sahneleri var. En Azından Hürriyet Gazetesi “Arzunun o belirsiz nesnesi” başlığıyla filmin 17 yaşında bir öğrencinin eşcinsel ilişkisini anlattığını belirtmiş. Bizden dediğimiz insanlar bizlere eşcinsel filmi normal bir aile filmiymiş havasında sunuyorlar. Ne hale geldik Allah’ım!

Sapkın ilişkileri anlatan filmler yasaklansın, yasaklamaya gücünüz yetmiyorsa bari reklamı yasak olsun. O filmlere gidip eşcinsel ilişkilere heveslenenlerin veballeri emin olun yakanızı bırakmayacak milletin vekilleri olarak.

10-Cinsel eğitim verilsin. Çocuklar medyadan, filmden, pornodan değil yaşlarına uygun şekilde işin ehli doktorlardan, uzmanlardan eğitim alsın. 6. Sınıftan itibaren cinsel eğitim dersi başlatılsın.

11-Medyaya bir çeki düzen gelsin. Medya taciz ve tecavüz haberlerini detaylı vererek hem sapıklara canilere senaryo veriyor hem de bazı saygın meslekleri gözden düşürüyor. Pek çok Avrupa ülkesinde öğretmen ve din adamları ile ilgili kötü haberleri yayınlamak yasak. Zira bu iki meslekte güven çok önemli. Binlerce öğretmen var elbette bunların içinden sapıkları da çıkar. Fakat bazı sapıkların yaptığı bütün erkek öğretmenlere yüklenemez. Son dönem çıkan haberlerden dolayı veliler paranoyak olmaya başladı, neredeyse toplumda bütün erkek öğretmenlere sapık olabilir gözüyle bakılıyor. Tedbirli olmak başka insanları zan altında bırakmak başka, kutsal meslekleri toplumda aşağılara çekmek bambaşka şeyler.

12-Topluluklara ve kurumlara yapılan haksız saldırıların iftiraların bir bedeli olmalı. Şu sıralar sosyal medyada dindar insanlar hedef halinde. Birkaç da hoca tipli ne dediğini bilmeyen adamlar da onlara malzeme veriyor. Onlar üzerinden, taciz haberleri üzerinden, konu ile alakasız dindar insanlar toptan saldırı altında kalıyorlar.

Hakkı ve hakikati söyleyen din adamları da bu saldırıya maruz kalıyor. Hocaları temsil eden Diyanet İşleri Başkanlığı da.

Başörtüsü serbest bırakıldı, diye kendimizi avutup duruyoruz. Bakınız sosyal medya hesaplarına dine ve din adamlarına sürekli bir saldırı var. Birkaç haber üzerinden yürüyerek dindar insanlar tacizci tecavüzcü ilan ediliyor. Buna da inanan pek çok kişi oluyor. Geçenlerde bir hanım “Hükümete çok kızgınım, Diyanetten de tiksindim” dedi. Sebebini sorduğumda 9 yaşında çocukla evlenme izni verilmiş” dedi. Ona böyle bir şey olmadığını Diyanetin bir sayfasından buluğ yaşını bulup başka bir sayfasından da evlenmek için buluğu çağına girmek lazım bilgisini bir araya getirip iftira attıklarını söyledim.

İftiralar sosyal medyada dolanıyor fakat açıklamaları kimse duymuyor ve insanların zihninde iftiralar gerçekmiş gibi kalıyor. Diyanete iftira atmak kısa bir açıklama ile geçiştirilecek bir konu mu? Diyanet İşleri Başkanlığı neden iftira atanlara dava açmadı, iftiraya büyük tepki göstermedi, yapılan açıklamalar televizyonlarda, gazetelerde herkesin duyacağı şekilde yayınlanmadı? Gerçi bu memlekette hocalara iftira atmanın dizilerde filimler de hocaları aşağılamanın hiçbir zaman cezası olmadı.

Değerli Milletvekilleri!

Allah’tan gayrıdan korkmayın. Kuraldır bu “korktuğun şey seni kovalar” Kadınlardan, Batılılardan, Feministlerden, Dinsizlerden…kokmayın. Onlardan korkup Hak’kın gazabını çekecek işler yaparsanız korktuğunuzla imtihan olursunuz. Tacizci damgası yemekten korkar, yapmanız gerekenleri yapmazsanız o damga tam da sizin üstünüze yapışır. Ahlaklı imanlı insanın böyle korkuları olmaz. “Aman idam getirmeyelim, ip bir gün boynumuza dolanır.” diye korkarsanız aynen düşündüğünüz gibi olur. Burada olmasa başka yerde olur ama olur. Ölüm vakti zaten değişmez, Hak yolda gitmekten daha güzel ne olabilir?

İlmin kapası Hz. Ali “Korkakla, cimriyle ve hırs sahibi ile istişare etmeyin.” der. Sizlerde memleket meselelerinin de yanılmak istemiyorsanız bu üç kötü huya sahip insanlarla istişare yapmayın.

Dindarları sevmeyenlere, kendinizi sevdirme, onlardan alkış alma sevdasından vazgeçin. Ne yaparsanız yapın yaranamazsınız ancak tamamen onlara benzediğinizde memnun olurlar.

Lütfen üzerinizdeki bütün 28 şubat tozların silin, cesaret ve adaletle Hak ve Hakikate uygun kanunlar yapın.

Mevki makamın vereceği imtiyazı değil, Allah’ın yanında imtiyazlı olmayı tercih edin.

Yardımcısı şeytan olan vesvese ve korkularla hareket eder, iki dünyasını da berbat eder.

Yardımcısı Allah olanın işleri rast gider ve zorluklardan yüzünün akı ile çıkar.

Not: Yazı yayınlandıktan sonra bazı sosyal ağlardaki tepkilere baktım, dindar insanlar bile kimyasal hadım 18 yaş altını kapsasın diyor. Çünkü hadım cezasının sadece tecavüzcülere uygulanacağını zannediyorlar. Şunu tekrar vurgulayayım kimyasal hadım cezası sadece tecavüzcüleri kapsamayacak. 18 yaş altındaki bir kız mesela 16 yaşında dini nikahla evlenmiş olsa ya da kendi isteği ile bir erkekle birlikte olmuş olsa şu anda mevcut kanunlara göre genç kız çocuk sayılıyor ve evlendiği ya da birlikte olduğu kişiye 8 yıldan 16 yıla kadar tecavüz suçlaması ile hapis cezası var eğer kanun gelirse bu hem hapis hem hadım cezası olacak.

Medya 18 yaş altı kızlara tecavüzde hadım cezası gelsin diye halkı yanlış bilgilendiriyor. Oysa kanun gerçekten tecavüzü kapsıyor olsa yaş sınırına gerek yok. 80 yaşında kadına tecavüz eden de kimyasal hadım olsun.

Bu kesinlikle bir tuzak. Maksat Ak Partiyi gözden düşürmek için açıkça bir oyun çok belli. Kanunda hadım cezası 12 yaş altı olursa medyada yaygara kopar. Neden 18 yaş altını kapsamıyor 18 yaş altı da çocuk, diye. Hükümet çocuk tacizlerini destekliyor diye kıyameti koparırlar. Hükümet bunlardan etkilenip 18 yaş altını kapsayacak şekilde çıkartırsa bu kez de başka büyük dertler çıkar.

En çok 18 yaş altı evlilik Doğu’da bir de Roman vatandaşlar da oluyor. Tam da Kürt vatandaşlarla arayı düzeltmişken devlet onların erkeklerini “erken evlendi” diye toplayıp toplayıp kimyasal hadım yaparsa o zaman görürüz çıkacak çıngarları. Belki bir kaç Ak Parti’li milletvekiline ya da oğullarına 18 yaş altı kızlarla tuzak kurulup hadi bakalım verin cezayı diyecekler. Yapılmazsa da medya tepelerinde.

28 şubatın farklı bir versiyonu planlanıyor gibi, hükümet de tuzağa düşmek üzere. Aile Bakanlığı geçenlerde iki düğünü basıp gelini kaçırdı evlenemezsiniz diye. Şu anda sırf hadım kanunu çıksın diye birileri düğmeye bastı ve her yerden taciz tecavüz haberleri ve erken evlilik ihbarları geliyor. Ak Parti hadım yasası tuzağına düşerse hem itibar kaybeder hem de çok büyük oy kaybeder. Hem de memlekette çok büyük kargaşa çıkar. İdam getirmiyorsa da 12 yaş altına cinsel istismarda çok ağır hapis cezaları getirsin fakat hadım yasası değil.

Hükümet elindeki medya organlarını iyi kullanmalı. Erken evlenip kocası hapiste olan kadınları ve çocuklarını konuşturup kamuoyu oluşturulsun ve önce bir onlar salıverilsin. Sonra da evlilik yaşında düzenleme yapılsın. Tecavüze ağır cezalar verilsin. 3 yaşında çocuğa tecavüz eden sapıkla 17 yaşında kızın evlendiği ya da gönüllü birlikte olduğu erkeği kanunlar aynı kefeye koyarsa o tecavüzcü etiketi gelir hükümetin alnına yapışır. Kendilerini de ondan sonra zor temizlerler. Korkularınız gözlerinize bağ olmasın. Düşmeyin artık şu tuzaklara yeter!]

Sağlıcakla kalın…