Önceki akşam bir grup arkadaş ile Kent Parkta iftarda buluştuk…
Birkaç yıldır bu iftar buluşmaları devam ediyor…
Lakin…
Kent Park’ta iftar yapmak da sanki ayrı bir lezzet katıyor insana…
Kent Park’ı göz ucuyla bir kolaçan ettim…
Yaşlısı, genci…
Kadını, kızı…
Dedesi, babası…
Abisi, kardeşi…
Annesi, babası…
Ablası, eniştesi…
Komşusu, dayısı…
Halası, teyzesi…
Açık saçlısı, kapalısı…
Blucinlisi, kısa eteklisi…
Sakallısı, pos bıyıklısı…
Hasılı kelam…
Her kılıktan ve her renkten…
Siyahı, beyazı…
Esmeri, sarışını…
Kent Park’ta iftar açıyor…
Çimene yayılmış ahali…
Sohbet mükemmel…
İftardan sonra semaverde demlenen çayın ise tadına doyum olmaz…
Çocuklar bir yandan çimende oynarken ana-babalar çay-kahve içerken onları seyrediyor…
Eskiden böyle bir alışkanlık yoktu açık alanda iftar yapma şekli…
En azından benim küçüklüğümde göremedim…
Gören varsa da hatırlatsın…
Demek istediğim; insanların kılık kıyafetlerine göre değerlendirmeyin…
Yanılırsınız…
Yanılırsınız…
Yanılırsınız…
Gidin Kent Park’a bir iftar akşamı…
Görün o iftar açan insanları…
Bakın giyim kuşamına ki…
Kıyafetine göre kadına erkeğe değer biçmeyin…
Yanılırsınız…
Sağlıcakla kalın…