İlginç bir ülkeyiz. Hem bulunduğu yerden hem de insanlarından kaynaklanan bir ilginçlik. Yanı başımızda önce Irak şimdi Suriye olmak üzere son 20 yıldır savaş yaşanıyor. Öncesinde de Irak İran savaşı vardı. Şimdi bir de DAEŞ’imiz oldu!

Ramazan ayındayız. İslam’a ve Müslümanlara hakaret eden bir grup Taksim’de yürüyor. Yürümeleri sorun değil ancak Müslümanlara hakaret eden pankartlar açmaları bardağı taşıracak bir davranış. Zira onur başkalarının onurunu dikkate aldığında ağzına alabileceğin bir ifadedir. Yoksa sadece kendin için onurdan bahsedemezsin. Meclisin 2 partisi kurumsal olarak olmasa da bu yürüyüşe destek verdi. Türkiye’nin % 38 ini temsil ediyor bu iki parti. Acaba yüze kaç oruç tutuyor?

13 yıllık tek parti iktidarından sonra tekrar ve yeniden koalisyon ile tanışacak Türkiye! Hatırlayanlar için iyi anıların olmadığı bir dönemin ardından sandıktan koalisyon çıktı. En son Anasol-M koalisyonu ile İMF kapılarında dolaşıyorduk. Bu defa ne olacağını birlikte göreceğiz.

Asgari ücretin 1000 TL olması seçim meydanlarının en fazla konuşulan ve vaatlerin havada uçuştuğu bir konuydu. Şimdi futbol kulüplerimiz milyon dolarlarla futbolcu alıyorlar. Çok kısa bir süre sonra da Ankara’da kulüp başkanlarını arkasındaki asgari ücretiler! ile kulüplerin vergi borçlarının silinmesi bu olmuyorsa faizsiz yapılandırılması için görüşmeler yaparken göreceğiz büyük ihtimalle.

Meclis Başkanlığı seçimi yaşanacak bundan 5 yıl önce bir kaset operasyonu ile Genel Başkanlığı elinden alınan Sayın Deniz Baykal 77 yaşında Meclis Başkanlığı koltuğu için yarışacak. O dönem siyasi hayatı bitti denilen Sayın Baykal siyasette son bir haftadır çok etkin ve etkili gözüküyor. Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için “seni Cumhurbaşkanı yaptırmayacağız” demişti. Meclis açılığında Sayın Cumhurbaşkanımıza “hoş geldiniz diyorum” dedi. Sayın Demirel büyük siyasetçiydi. Ne demişti “dün dündür bugün bugün.”

Doğu Türkistan’da soydaşlarımız katlediliyor. Dünyanın gözü önünde Çin devleti soykırım uyguluyor. Ancak bu sadece sosyal medyada, klavye mücahitlerinin “Çin’den ithal klavyelerle” yazdıkları ve aslında kendi partisi dışındaki partilere “çakmak için” kullandıkları birkaç kuru sözü geçmiyor. Zulüm kim tarafından kime karşı yapılmışsa yapılmış olsun o kişi, grup, zalimdir. Zulme uğrayan mazlum, yapılanın adı da zulümdür. Kuran Müslümanlara gördükleri kötülük karşısında eli ile dili ile ona da gücü yetmezse kalbi ile buğz etmesini emrediyor. Müslümanlarda zulümleri Allah (cc) havale ediyor! 

Başta söylediğim gibi çok ilginç bir ülkeyiz. Karadeniz fıkraları sadece Karadeniz’e özgü değil hepimiz Karadenizliyiz. Şöyle ki; asgari ücretle geçinen kişi milyon Euro alan dünyanın bilmem neresinden gelen futbolcunun o parayı almasının hakkı olduğunu ülkemizde olan bir futbolcuya ise ödenen ücretin fazlalığından dolayı kulüp yöneticisine hakkını helal etmediğini söylüyor! Kulüpler dernektir. Üyeleri vardır. O üyeler yönetimi seçer. Siz de spor olduğu için ve zevk alıyorsanız gider izlersiniz. Nokta. Ancak Karadenizliyiz dedik ya her şey o noktadan sonra başlıyor. Ve sürüyor gidiyor. 

Tüm bu ilginçliklerin arasında Ramazan-ı Şerifi yaşıyoruz. Herkesin Ramazan-ı Şerifini kutluyorum. Bu ilginçliklerimizin müsbet yönde artmasını temenni ediyorum. Zira ilginçliklerimizin normale dönmeyeceği kabul etmemiz gereken bir gerçek.

Son söz. Bu hafta Afrika’da olacağım. Burkina Faso’da Ramazan etkinliği kapsamında yapılan yardım faaliyetlerine katılacağız. Dönüşte sizlere daha öncede değişik kereler gittiğim Afrika gerçeğini kendi gördüklerim üzerinden anlatmak istiyorum.@CavitTatli