Yıllardır tartışılan bir konuydu, camilerde tabure ya da sandalyede oturarak namaz kılmak.
Bu yola başvuranların büyük bir çoğunluğu, yaşı ilerlemiş kişiler olduğu için, sandalye ya da taburede namaz kılmakta herhangi bir sakınca olmadığını, kendilerine göre yorumlayarak, sağlıklarının buna izin vermediğini gerekçe olarak gösteriyorlardı.
Ancak zaman içinde tabure ve sandalyeler yerini koltuklara hatta minderli sedirlere bıraktı.
Anlayacağınız, sağlığını bahane gösterenler işi abarttıkça abarttı.
Asıl vahim olan ise, olayın “Namaz farzdır. Ne şekilde olursa olsun biz kılalım da Allah kabul eder” boyutuna kadar ulaşması.
Hatta iş öyle bir hal aldı ki gençlerden bile oturarak namaz kılanlara rastlamak mümkün.
Peki cami adabı nerede kaldı?
Kimse kalkıp da, “Evet namaz farz da, Allah bu şekilde namaz kılmaya izin veriyor mu? Sandalyede, koltukta kıldığımız namaz kabul oluyor mu? Bu işin başka bir yolu yok mu?” diye araştırmadı. Ya da araştırmak istemedi.
Din görevlilerinin de bu konuda sessiz kalmasıyla ya da sessiz kalmak zorunda kalmasıyla, namaz kılmanın şekli şemali neredeyse tamamen değişti.
Çok şükür ki Diyanet bir açıklama yaptı da, bu saçmalığa dur denildi. Sevap yapmak isterken, günaha girilebileceğini belirterek vatandaşları uyardı.
Peygamber Efendimizin bu konuda ki tavsiyelerini de aktaran Diyanet, “Namazı normal şekli ile ayakta kılmaya gücü yetmeyen kimse için asıl olan namazını oturarak kılmaktır. Böyle bir kişi namazını kendi durumuna göre diz çökerek veya bağdaş kurarak yahut ayaklarını yana ya da kıbleye doğru uzatarak kılar” açıklamasını yaptı.
En önemlisi de ibadette samimiyet olmalı Diyanet, “Kul Rabbi’ne ibadet ederken hem özde samimi olmalı hem de dinin belirlediği şekil şartlarını tam olarak yerine getirmeye özen göstermelidir. Özen ve hassasiyet eksikliğinden dolayı Rabbine karşı sorumlu olacağı bilincinde olmalıdır. Bu sebeple namazını tabure, sandalye ve benzeri şeyler üzerinde kılan müminin ileri sürdüğü mazeretleri kendisini vicdanen rahatlatacak boyutta olmalıdır. Namazı asli şekline uygun olarak kılmaya engel olmayacak hafif bedenî rahatsızlıklar bu konuda meşru mazeret olarak görülmemelidir” ikazında bulundu.
Dinimizde hiçbir konuda zorlama olmadığını dikkate alırsak, ayakta kılamayanlar için nasıl bir kolaylık getirildiği ortadadır.
Ancak yapılan tüm uyarılara rağmen, namaz kılanlardan, oturarak kılınması ifadesini, koltukta oturarak kılın şeklinde algılayan varsa, o zaman Diyanetin de söyleyecek bir şeyi yok demektir.
Ne diyelim, Allah hepimize ibadetini özde samimiyetle yapan kullarından olmayı nasip etsin.