Sonbaharı yaşıyoruz…

Sonbahara hüzün mevsimi derler ama aslında öyle değildir…

Sonbahar insan için yenilenme dönemidir…

Aynı ilkbahar da olduğu gibi…

Sonbahar duygu değişimdir…

Son bahar yeniden işe başlamanın adıdır…

Son bahar heyecan verici düşüncelerin odağıdır…

Yaprak dökülmeleri belki insanı üzer ama…

O yaprağın yerine yeniden çıkacak taptaze renkli yaprakları hayal etmek insanı daha da yaşama sımsıkı bağlıyor…

Son bahar bedeninde ruhunda rahatlamasını sağlayan dönemdir…

Ayrıca…

Bu mevsimin de kendine özgü geleneksel yönleri vardır…

Her ne kadar mevsimsel geçişlerin insan bünyesi üzerindeki olumsuz etkileri varsa da…

Korunma yöntemleri de vardır…

Mesela…

Sonbaharda sosyal ve kültürel etkinlikler listesi yapılabilir…

Bunların başında…

Okunacak kitaplar gelir…

Vizyonda izlenecek filmler…

Özellikle doğa yürüyüşleri…

Yine mevsime uygun doğa fotoğrafları çekilebilir…

Çalışanlar açısından…

Sonbahar yılın ilk mesaiye uzun başlama dönemidir…

Zira…

İnsanlar bir yıllık çalışma sonucunda tatile çıkarlar…

Dönüşleri de genellikle sonbahar mevsiminde olur…

Sonbahar romantizmi de bir başkadır…

Genelde bu mevsimle ilgili çok şiir duyarsınız…

Ama…

Benim için…

Bunların en başında Özdemir Asaf'ın;

“En sevdiğim mevsime geldik.

Yapraklar sararacak, gök gürültülü yağmurlar yağacak.

Sonbahar, hüzündür.

Hüzün ise, ben demektir” dizeleri gelir...

Gençler de giden sevgililerin ardından, Necip Fazıl Kısakürek’in;

“Yaprak sıkılmıştı dalından, bahaneydi sonbahar” mısralarıyla seslerini duyurmaya çalışırlar…

Sonbahar hüzün değildir, yeniden doğmanın adıdır, aslında…

Sağlıcakla kalın…