Bugün 8 Mart. Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Kadınlar Günü” olarak tanımlanmış uluslararası bir gündür.Bugün temelinde “insan hakları” bulunan ve kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutl

Bugün 8 Mart. Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Kadınlar Günü” olarak tanımlanmış uluslararası bir gündür.

Bugün temelinde “insan hakları” bulunan ve kadınların siyasi ve sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmıştır.

Dolaysıyla dünyada ve ülkemizde her yıl düzenli olarak çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır…

Türkiye’de 8 Mart “Dünya Kadınlar Günü” ilk kez 1921 yılında “Emekçi Kadınlar Günü” olarak kutlanmaya başlamıştır.

Nihayet “1980 Darbesi” ile dört yıl süreyle kesintiye uğramış ve 1984 yılından sonra yine her yıl “Dünya Kadınlar Günü” kutlanmaya başlanmış.

 Bugün de halen kutlanmaya devam ediliyor. Günün anlam ve önemini pek kavrayamamış olsak da bir iki mesajla geçiştiriyoruz…

Tabi ülkemizde kadının bugünkü yeri belli! Sadece ülkemizde değil dünyadaki kadınların durumu da ortadadır.

Siz bakmayın öyle gelişmiş ülkelerde kadınların haklarının bulunduğuna. Onların da en az erkekler kadar söz sahibi olduğuna.

Temelde durum hiç de öyle değildir. Hatta kadınlar her anlamda en fazla istismara, gelişmiş ülkelerde uğramaktadır.

Yapılan istatistikler kadına en fazla “şiddetin” eğitim düzeyi yüksek olan kesimlerden geldiğini göstermektedir.

Yani inanılanın aksine eğitimli erkekler, eğitim düzeyi düşük olanlardan daha fazla kadına “şiddet” uygulamaktadır…

Tamam, özellikle ülkemizde kadın “törelerden” kaynaklanan bir takım inanışlar nedeniyle “şiddete” hatta ölüme varan olaylara maruz kalmaktadır.

Ama kadına uygulanan “şiddet” ve ölüme varan hadiseler gelişmiş ülkelerde hiç de azımsanacak oranda değildir.

Üstelik kadının “cinsel” anlamda en fazla kullanılması genelde gelişmiş ülkelerde görülmektedir…

Aslına bakarsanız kadına gerçek anlamda gerektiği değeri veren “İslam Dini” olmuştur.

Kadın, gerçek kimliğini ve değerini “İslamiyet” ile birlikte bulmuştur. Öyle ki “İslamiyet” Cennet’i annelerimizin yani kadınların ayakları altına sermiştir.

Zaten kadınlar “İslamiyet’in” kendilerine sunduğu imtiyazı bir bilse bu dünyada erkeklerin işi hayli zorlaşırdı…

Ancak zamanla “İslam’ın” kadınlara tanıdığı imtiyaz, erkeklerin işine gelmemiş ve sistemli bir şekilde bu haklar kadınların elinden alınmıştır.

Öyle ki kadın bu dünyada “ikinci sınıf” bir insan bile olmayan, sadece hizmetçi ve hatta “mal gibi” alınıp satılan bir değer olarak görülmüştür.

Buda günümüzde “hem severiz, hem döveriz, hem de kutlarız” anlayışına döndü. Biz de bugünlük ilk ikisini bir yana bırakıp “Dünya Kadınlar Günü’nü” kutlayalım…