Bugünlerde herkesin ağzında bir “özgürlük” lafıdır gidiyor. Taksim “gezi parkı” eylemlerinin arkasında bile daha fazla “özgürlük” talebi yattığı söyleniyor.Tabi “özgürlüğün” sözlük anlamı çok geniş, buna göre herkesin “özgürlük” anlayışı sınırsız olabilir
Bugünlerde herkesin ağzında bir “özgürlük” lafıdır gidiyor. Taksim “gezi parkı” eylemlerinin arkasında bile daha fazla “özgürlük” talebi yattığı söyleniyor.
Tabi “özgürlüğün” sözlük anlamı çok geniş, buna göre herkesin “özgürlük” anlayışı sınırsız olabilir.
Ancak genel haliyle “özgürlük” bağlı ve bağımlı olmama, dış etkenlerden bağımsız olma, engellenmemiş ve zorlanmamış olma hali olarak adlandırılır.
Peki, bizim eylemcilerin “özgürlükten” anladığı ne? Taleplerine, yaptıklarına ve davranışlarına bakarsak orası biraz karışık gibi gözüküyor…
Mesela; biz istediğimiz gibi yaşarız kimse bize karışmasın diyorlar; “Nerde ve ne zaman canımız isterse öyle hareket ederiz.”
Zaten size karışan yok. Bu toplumun değer yargılarıyla ters düşen bir ifademiz olmuşsa siz aldırmayın. Yine bildiğinizi okuyun.
Başka ne gibi bir “özgürlük” talebiniz var? “İstediğimiz yerde eylem yapar ‘yakar yıkarız’ kimseye hesap vermeyiz!”
Başka başka; “Sabahtan akşama kadar ‘tencere, tava’ çalarız bize karışanın ağzını burnunu kırarız.”
Biraz fala oluyorsunuz ama başka; “Öyle başı örtülü insanlara tahammül edemeyiz. Başörtülerini alıp önce döver sonra da üzerine ‘defi hacetimizi’ yaparız.”
“Hatta daha da ileri gider ‘başı örtülü’ bayanların yeni doğmuş bebeklerini ‘hacamat’ ederiz.”
Başka, başka; “Öyle devletin polisi molisi dinlemeyiz taşla sopayla girişiriz. Gerekirse ‘molotof’ atar yakarız!”
Ya sabır, başka başka; “Yolumuzun üzerindeki işyerlerini yakar yıkarız, kimseye de hesap vermeyiz!”
Bu kadar yeter herhalde, başka var mı? “Var tabi. Darılmaca yok camiye gider ‘çilingir sofrasını’ kurarız. Kimse bizim ‘özgürlüğümüze’ karışamaz…”
Ya basına ne demeli. Onlar da basının “özgür” olmadığından bahsediyor. Her halde son 20 gündür ne kadar “özgür” olduklarının farkında değiller.
Yahu, gazetelerin her sayfası “yalan, yanlış” haberlerle doldu taştı. Fotoğraflar montajlanıp insanlar resmen “kandırılıp” sokağa dökülmek istendi.
Yetmedi; devlete, millete, hükümete, Başbakana hakaretler yağdırıldı. Akla hayale gelmeyen çirkinlikler sergilendi.
Sorarım sizlere bu “basın özgürlüğü” değilse nedir? Bu yaptığınız “kepazeliğin” yüzde birini Avrupa Birliği ülkelerinden birinde size yaptırmazlar.
Bırakın bu kadar “faşizan haber” üretmeyi teşebbüse kalksanız ne gazeteniz ne de televizyonunuz kalır.
Gördük CNN’in, BBC’nin, Reuters’ın habercilik anlayışını. Kendi ülkelerindeki olayları bile neredeyse Türkiye’de oluyormuş gibi gösterdiler.
İşte bu yüzden diyorum ki “ey özgürlük, senin de ırzına geçtiler” hem de daha fazla “özgürlük” adına. Bütün bunlar “özgürlükse” bırakın ben “özgür” olmayayım…
Next