Maddi anlamda gelişmiş ama manevi anlamda dibe vuran ülkeler başta olmak üzere dünya üzerinde parçalanmış ailelerin çocukları genellikle anneleriyle yalnız bir şekilde yaşıyorlar.  Farklı bir ülke ya da şehirde çalışan baba ya da ölüm gibi nedenlerle babasız büyüyen çocuklar aile ve akrabalardan da yakın ilgi görmediklerinde problemleri atlatmakta sorun yaşıyorlar.
Çocuğu anlamak, onu eğitmek ve zararlı alışkanlardan korumak ailenin temel görevidir. Prof. Dr. Sefa Saygılı çocuğu anlamanın ve tanımanın sanıldığı kadar kolay olmadığını düşünüyor. Çünkü bizlerin çocuklaşmak kavramından çocuk gibi davranmayı anladığımızı dile getiriyor. Oysa çocuklaşmak onun zihin ve ruh yapısını bilip ona göre davranmak demektir.
Çocukların fiziksel gelişiminin yanı sıra zihinsel gelişimi de önemlidir. Fiziksel ve zihinsel gelişim aslında birbirinden çok bağımsız değil aksine koordinelidir. Yani çocuğun fiziksel gelişimine katkı sunacak fırsatlar verildiğinde zihinsel gelişimi içinde imkan doğmuş demektir. Çünkü fiziksel gelişim aktiviteleri zihinsel gelişimi de direkt olarak hareketlendirir.
Çocuklar bedenen ve ruhen gelişsin diye her konuda ve ortamda serbest bırakmak doğru bir düşünce değildir. Öncelikle güvenlik göz ardı edilmemelidir.  Oyuncak seçiminde dikkatli olmalı ve mümkünse eğitici oyuncaklar tercih edilmelidir. Bu oyuncaklar fiziksel gelişimden daha çok çocuğun hayal dünyasına hitap ederek zihinsel gelişimine de katı sunacaktır.
Çocukların gelişimi için onlara çok korumacı bir tavırla sürekli müdahale etmek yanlış olduğu kadar kendi haline bırakıp aşırı serbestlik vermek de son derece yanlış olur. Tüm bu dengeleri doğru kuran ailelerde çocukların eğitimi yetiştirilmesi daha sağlıklı olur. Kendisine saygı gösterilen, yani adam yerine konup dinlenilen, söz hakkı verilen, ilgi şefkat gösterilen çocuk bahsettiğimiz gelişim süreçlerinden en iyi şekilde geçer.
Her yaş grubunun belirli görev ve ödevleri vardır. Çocuklar için de bu kural değişmez. Mesela ilk 5 yaş çocuklar daha çok elle tutulup gözle görülebilen somut şeyleri görürler fark ederler. Soyut kavramlardan uzaktırlar. Hatta bu yaşlarda zaman kavramı bile gelişmemiştir henüz.   
Çocuklara olumlu anlamda davranış değişikliği kazandırmak istiyorsanız bunu nasihatle yapamazsınız.   Bu konuda başarılı olmak istiyorsanız koordineli bir şekilde tutarlı olmak zorundasınız. Hem kendiniz hem aile olarak söz ve davranışlarınız istikrarlı ve senkronize olmalıdır. Ağlamasın sussun , beni rahatsız etmesin bu seferlik bir şey olmaz gibi düşüncelerle yapılan tutarsız davranışlar çocuğun hem ahlaki gelişimini olumsuz etkiler hem de çocuğa olumlu anlamda bir  davranış değişikliği kazandırmaz.  Peygamberimizin çocuklarla çocuklaşınız hadisi şerifindeki gibi onlar gibi  düşünmek ve onları anlamak için çocukların yaş özelliklerini ve dönem görevlerini iyi bilmek gerekir.  Bu özellikleri bilmeden hele de o döneme uymayan tenkit açıklama uyarı ve benzerinin çocukta bir karşılığı yoktur. 
Doğum öncesi süreçten ergenlik sürecine kadar unutmayalım ki çocuk her zaman çocuktur. Ve anne karnındaki gelişim sürecinden tutun ergenliğe kadar her dönemin ayrı bir görevi ve ödevi vardır.   Bu görevler ve ödev yerine getirildiği sürece fiziksel zihinsel ve ahlaki gelişim en güzel şekilde gerçekleşecektir. Buradan da anlaşılacağı üzere aile çok önemli ve anne babaların bilinçli olması gerekiyor.  Söz konusu çocuklar olunca sorumluluklar bir kat daha artmalı ve hassas davranılmalıdır.