Geçtiğimiz cuma “4 Şubat Dünya Kanser Günü” kutlandı.

Gün dolayısıyla farkındalık oluşturmak için bir dizi etkinlik düzenlendi.

Afişler, dövizler, ve pankartlarla “kanser” ve “erken teşhisin” önemi vurgulandı.

Kısacası bugünlerde hepimiz “koronavirüse” takılıp kalmışken asıl tehlikenin “kanser” olduğu gerçeği ortaya kondu…!

***

Tabi konu “4 Şubat Dünya Kanser Günü” olunca ister istemez biz de bu tür haberler üzerine yoğunlaştık.

İnternette “kanser” çeşitleri ve tedavileri hakkında ki yazılara odaklandık.

Ancak karşımıza öyle yazı ve “itiraflar” çıktı ki “şok” olmadık dersek “yalan” olur.

Meğer adamların niyeti insanı tedavi etmek değil “sağılır inek” gibi kullanmakmış.

İşte, İngiliz ilâç devi Glaxo Smith Kline’ın Genetikten Sorumlu Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Allen Roses.

Ve dünyanın en büyük ilâç firmalarında görev alan Dr. Ronald Diggelman’ın itirafı.

Canınız sıkılacak ama üşenmeden sonuna kadar okuyun…!

***

“Alzheimer hastalığı ile ilgili piyasadaki ilâçların sadece bir veya ikisi hastaların üzerinde etkilidir.

‘Kanser’ ilâçlarının ise sadece yüzde 25’i hastalar üzerinde etkili oluyor.

Bundan başka;

Migren ve kemik hastalıkları ile ilgili piyasada bulunan ilâçların sadece yüzde 50’si hastalar üzerinde etkilidir.

Bugün ilâç sektörünün yüzde 90’ını meydana getiren çok talep gören ilâçların sadece yüzde 30 ila 50’si hastalara iyi geliyor.

Glaxo Smith Kline…!

***

“İlâç şirketleri için, tedavi edilmiş her hasta kaybedilmiş bir müşteri demektir.

Çoğu ilâç firmasının felsefesi;

- Öldürmeyin ama sakın iyileştirmeyin!

Şeklindedir.

Kanser, şeker, kalp, kemik erimesi;

Bu hastalıklar şirketler için altın yumurtlayan tavuklardır.

İlâç şirketleri kansere tedavi falan aramıyorlar, insanları kanserli bir şekilde daha uzun zaman yaşatıp, sömürmeyi hedefliyorlar.

Dünyanın bunu bilmeye hakkı vardır.

Dr. Alman Ronald Diggelman…!

***

Doğrusu şu sentetik ilaçlara hiç güvenim yoktu.

Bu iki “itirafı” okuduktan sonra artık hiç itimadım kalmadı.

Allah kimseyi hastanelere düşürüp sentetik ilaçlara muhtaç etmesin.

Hani diyorum ki;

Büyüklerimizin “kocakarı ilacı” dediği ve bazılarının “dudak büktüğü” karışımlarda “şifa” aramak daha mı doğru ne?

Karar sizin.

Allah kimseye dert verip ilaç firmalarının “ağına” düşürüp “derman” aratmasın.

Amin…!