Almanya ikinci dünya savaşında yerle bir olmuştu…
Savaş bittikten sonra yeniden inşa edilen Almanya ağır sanayisini kurmuştu…
Fakat çalıştıracak personeli yoktu…
Türkiye’den sanayide çalışacak insan kaynağı istemişti…
İstenilen işçinin kalifiye eleman olması gerekmiyordu…
Çünkü insan gücü lazımdı…
Türkiye’den 1950’li yılların sonunda Almanya’ya giden vatandaşlarımız orada önceden eğitildi ve ağır sanayinin bel kemiği oldu…
Hala Almanya’nın ağır sanayinin belkemiği, on yıllar önce giden Türkler ve onların çocuklarıdır…
Şimdi aynısını biz kendi ülkemizde yaşıyoruz…
Vatandaşımız iş beğenmiyor…
Dolayısıyla ülkemize dışarıdan gelen göçmenleri hemen ülkemizden def edelim diyenler yarınlarda çalıştıracak eleman bulamayacaklar…
Çünkü, Türkiye küresel bağlantılı bir ülkedir…
Bu yazıma istinaden bir başka yerde okuduğum çok manidar ve gerçek bir makaleyi yazıma ekliyorum…
Çobanlık yapar mısın?
- Yok almayayım.
- Kim yapacak?
- Afganlar..
- Tarımda çalışır mısın?
- Daha neler yav!
- Kim yapacak?
- Türkmenler..
- Bebek bakıcılığı yapar mısın?
- Ben kendi bebeğime bakamıyorum, başkasının bebeğine niye bakayım!
- Kim yapacak?
- Özbekler..
- Çay, fındık toplar mısın?
- Yuh daha neler!
- Kim yapacak?
- Gürcüler..
- Sanayide, fırında, enjeksiyon makinesinde, inşaatta, kazma kürek işinde çalışır mısın?
- Yuh sen de abartma!
- Kim yapacak?
- Suriyeliler…
SONUÇ
- Defolup gitsinler...
- Öyle mi... Ya bu işleri kim yapacak?
- Bana ne hacı!
Kim yaparsa yapsın. Sen bana devlette bir iş veya sabah 9, akşam 5, vardiyasız ya da masa başı güzel bir iş var mı, onu söyle!
Amele miyiz biz?
Netice itibariyle
“SEN AĞA BEN AĞA İNEKLERİ KİM SAĞA”
Ondan sonra açız edebiyatı...
Sağlıcakla kalın…