Özellikle şehir içinde “bisiklet” kullanımı yaygınlaştırmak ve özendirmek adına çağrılar yapılıyor.

Dün biz de “bisiklete” binmeye özendik.

Şöyle bir “deneyip” şehir içinde “bisiklet” turu atalım dedik.

O “bisikletin” tepesine nereden bindim.

Orhan Cami önünden Yeni Cami önüne gidene kadar döktüğüm terin haddi hesabı yok.

Hele Yeni Camiden Sakarya Caddesi’ne devam etmek benim için tam bir “kabus” oldu…!

***

Kimse kusura bakmasın ama bu şehirde bu trafikte “bisiklete” binmek akıl karı değil.

Araçlar vızır, vızır!

Kural desen hak getire.

Hele dolmuşlar ne “bisiklet” tanıyor ne de kural!

Yol kenarlarındaki “çift sıra” parklar desen değil “bisiklet” kullanmayı araç kullananları bile zora sokuyor.

Baktım, olacak gibi değil.

“Canımı sokakta bulmadım” deyip “bisikletten” inip yaya olarak geldiğim yere geri döndüm…!

***

Diyeceksiniz ki, “senin bisiklete binme kabiliyetin yoksa trafiğe çıkma.”

Ancak durum hiç de öyle değil.

Bir kere ortada “bisiklet yolu” diye bir şey yok!

Olan da şehir merkezi dışında belki de “bisiklet” kullanıcılarının hiç ihtiyaç duymayacağı bölgelerde.

O bölgelerdeki “bisiklet yollarını” ancak mahallenin çocukları “oyun” amaçlı kullanır.

Nitekim de öyle oluyor.

Yani bu şehirde “bisikletle” işi gidip geleceğim derseniz iki kere düşünmeniz gerekir.

Ya da bütün sevdiklerinizle “helalleşip” öyle “bisiklet” tepesine binmelisiniz…!

***

Elbette bu şehirde “bisiklet” kullanan insanlar var.

Yollarda “bisiklet” kullanan vatandaşlara rastlıyoruz.

İyi kötü onlar uzun zamandır “bisiklet” kullandıklarından artık kendilerini “kuralsız” sürücülerden nasıl koruyacaklarını öğrenmiş.

Hatta bazıları da bu konuda artık “şerbetlenmiş.”

Ancak bu “bisiklet” kullanan insanlara bakarak; “bu şehirde herkes ‘bisiklet’ kullanabilir” demek doğru bir yaklaşım olmaz.

Bunu diyen önce kendi şöyle Orhan Camiden Sakarya Caddesi’ni takiben, Et Balık Kurumu’na kadar bir “bisiklet” kullanacak.

Eğer tek parça halinde gelebiliyorsa o zaman biz bir şey bilmiyoruz.

Nitekim boş bir alanda bir iki “pedal” çevirip “bisiklete bindik” diye fotoğraf vermekle bu iş olmuyor…!

***

Düşünün!

İl nüfusu neredeyse “bir milyona” dayandı.

Şehir merkezi nüfusu ise “300 bin” civarında.

Bu “300 bin” nüfusun “100 bini” çalışıyor olsun.

Hadi bu “100 bin” nüfusun “10 bini” de işlerine kendi aracıyla gitsin!

Bu “10 bin” nüfustan “5 bini” özenip işyerine “bisikletle” gitmeye kalksa n’olur…?

***

Ben size söyleyeyim!

Her gün tam bir “katliam” olur.

Bırakın “5 bini” toplam “bin” kişi bu şehir trafiğinde “pedal” çevirsin ortalık birbirine girer.

Trafik bugünkünden daha beter olur.

Her gün birkaç kişi “bisiklet” tepesinde hastanelik olur.

Ya da “asfalttan kazanır.”

***

Kimse kusura bakmasın.

Mevcut altyapıyla bu şehirde toplu “bisiklet” kullanımı tam anlamıyla hayaldir.

Bisiklet yolu yok.

Olanlar da alakasız bölgelerde.

İnsanların en yoğun olduğu şehir merkezinde “bisiklet” yolu ara ki bulasın.

Şimdi bu şartlarda gel de “bisiklet” kullan.

İnsan bu şehirde “yaya” çarşıya çıkmaya korkuyor.

“Bisiklet” nasıl kullansın…?