Allah hayır etsin! Bu aralar yine ufak ufak sallanmaya başladık. Hem de belirli ve sık aralıklarla.

Nitekim son olarak geçtiğimiz cuma günü Hendek’te “3,8 şiddetinde” bir “deprem” daha meydana geldi.

Adapazarı merkezde çok fazla hissedilmese de “orta şiddetli” meydana gelen bu “depremler” yüreğimizi ağzımıza getirmeye yetiyor…

Büyüklerimiz Adapazarı için “her on yılda bir ‘deprem’ olur” derlerdi. Büyükler bir şey söylüyorsa mutlaka gerçeklik payı vardır!

Eğer öyleyse “orta şiddette” belirli aralıklarla meydana gelen “depremler” pek hayra alamet değil!

Zira yaşadığımız o felaketin yani “1999 depreminin” üzerinden neredeyse 19 yıl gibi uzun bir zaman geçti. Yani “deprem” gerçeği ile her an yüzleşebiliriz…

Elbette amacımız “felaket tellallığı” yapmak değil ama “fay hattı” üzerine kurulmuş bir şehir olmamız sebebiyle “depremden” kaçış şansımız yok.

Ama “10 yıl”, ama “20 yıl” sonra olsun bir gece yine “deprem” kapımızı çalacak ve o gerçekle yüzleşeceğiz!

İnşallah “1999 depreminde” olduğu gibi yıkıcı bir güçte olmaz da böyle “orta şiddette” meydana gelen sallantılarla “depremi” atlatırız…

Gerçi Adapazarı sürekli “depremler” üreten bir “fay hattı” üzerinde bulunsa da bu konuyu çok fazla ciddiye aldığımız söylenemez!

Maalesef “deprem” olur, insanlar yakınlarını, evini barkını yitirir ama çok geçmeden her şey unutulur gider!

Öyle ki, yakınlarımızı kaybettiğimiz hasarlı binalarımızı yıktırmaya kıyamaz, allayıp pullayıp kullanmaya veya kullandırmaya devam ederiz…

Bunun en bariz örneğini “1999 depremi” sonrası gördük. Hasarlı binaları “hafif, orta” ve ”ağır” diye üç kategoriye ayırdılar.

Sonra ne oldu? İnsanlar “orta” ve “ağır” hasarlı binaların tamir ve “yıkım” işlerini durdurmak için mahkeme kapılarını aşındırdı.

Neticede “hafif” hasarlı binalar hasarsız oldu, “orta” hasarlı binalar “hafife” ve “ağır” hasarlı binalar da “orta” hatta hasarsız oluverdi…

Bugün aradan 19 yıl gibi uzunca bir süre geçse de Adapazarı’nda halen daha hatırı sayılı miktarda hasarlı bina bulunuyor.

İşin acı tarafı ise bu binalar başlangıçta üniversite öğrencilerine kiralandı. Şimdilerde ise hasarlı binalar Suriyelilere “villa” fiyatına kiraya veriliyor.

Maalesef kiralayıp, Suriyelilere satılan o hasarlı binalarda kaybedilen yakınlarımızı çabuk unuttuk. Ancak “biz unutsak da o kendini unutturmuyor.” Her an ensemizde…