Şehri güzelleştirmek adına yerel yönetimler tarafından bir takım çalışmalar yapılıyor.
Evet zaman zaman bu çalışmaları eleştiriyoruz, beğenmiyoruz.
Şöyle olsaydı, böyle olsaydı diyoruz.
Yaptığımız eleştirilerin sebebi ise ortaya konulan hizmetlerin, çalışmaların vatandaşa daha hitap eden, daha kullanışlı çalışmalar olması için.
Çünkü belediyelerin yaptığı hizmetlerin maliyeti oldukça yüksek.
Bir kaldırım yapmak için ya da bir asfalt dökmek için binlerce lira harcanıyor.
Diyoruz ki, yazıktır günahtır. Daha iyi, daha güzel yapın ki, hem dayanıklı olsun hem de milli servet heba olmasın.
Şehir yap-boz tahtasına dönmesin. Üç günde bir yıkıp döküp bize eziyet etmeyin.
Bunun dışında eleştirilerimizin hiç birinde art niyet yok.
Yapılan hizmetlerin kaliteli olması dışında bir de bunların biz vatandaşlar tarafından korunup kollanması var tabi ki.
Şöyle bir bakıyorum da bizler halk olarak sunulan hizmetlerin değerini pek de bilmiyor gibiyiz.
Yapılan çalışmalar biraz uzun sürünce, yollarımız kazılınca, kaldırımlarımız sökülünce kızıyoruz, tepki gösteriyoruz.
Ama iş tamamlanıp hizmete sunulduktan sonra hiç de kıymet bilmiyoruz.
Adapazarı Belediyesi aylardır Cumhuriyet Mahallesinde çalışma yapıyor. Yollar asfaltlandı, kaldırımlar yenilendi.
Gelin görün ki, kaldırımların yeniliğinden eser kalmadı.
Kimi kaldırım taşlarını söktü, kimi o taşların yerine beton döktü, kimi de kenarlardaki beton mantarları kırıp attı.
Hatta öyle ki, bazıları araçlarını kaldırıma park edebilmek için mantarları söküp çıkardı.
Yasak olmasına rağmen, yenilenen kaldırımlara hala araçlar park ediliyor.
Ne oldu aylarca süren çalışma, ne oldu çektiğimiz sıkıntı.
Madem bu kadar duyarsız olacaktık, o zaman neden bu kadar eziyet çekildi de sokaklar, kaldırımlar yenilendi. Ne gerek vardı? Öylece dursaydı.
Yapılan işe, verilen emeğe, harcanan paraya bu kadar saygısızlık neden?
Neden halk olarak bize sunulan hizmetlerin kıymetini bilmiyoruz?
Hizmet verilmeyince bağırıp çağırmayı biliyoruz da, iş yapılanı korumaya gelince neden bu kadar duyarsız oluyoruz, anlamak mümkün değil.