Uzun zamandır kulağım bazı bilgilerle dolu…
Ta 1 Kasım seçimlerinden önceye dayalı…
Seçim bitti ve tarihi bir başarı elde edildi…
Lakin bu başarıya rağmen Ak Parti il teşkilatı hala rahat bırakılmıyor…
Rahat bırakılmadığı da kamuoyuna yansıyor...
Ortalık duruldu derken, kimileri sinsi bir oyun içerisinde…
Kendi başlarına vazife olmayan işlerle uğraşanların az çok kim oldukları biliniyor…
Hala anlamadınız mı?
Ak Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu haftalar önce mevzubahis konuya son noktayı koydu…
Bu tür haberlerin medyada çıkartılmasına ön ayak olmak, bulunduğu gemiyi ateşe vermek demek değil de nedir?
Tüm bu söylentilere cevap verircesine; Genel Başkan Yardımcısı Ak Parti Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün’ün teşkilatla çalışmalarını sürdürdüğünü, İl Başkanı Fevzi Kılıç’la her programa ve ziyaretlere katılarak gösteriyor…
Hala anlamıyor musunuz?
Şu kendilerine vazife çıkartanlar var ya öyle hinler ki, sorsanız asla bu işlerin içerisinde olmadıklarını söylerler…
Bazıları da kapalı kapılar arkasından teşkilatın bazı üyelerini gammazlıyor…
İl teşkilatı üç yıllığına seçildi…
İl başkanını belirleyen kişi de bu partinin genel başkanı olan Başbakan Ahmet Davutoğlu’dur…
Şu sıralar şehrin sorunlarıyla ve verilen vaatlere enerji harcanması gerekirken teşkilata zaman harcamanın bir anlamı yok…
Üç yıl sonra Ak Parti’nin Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu mevcut teşkilat “devam etsin mi etmesin mi” diye mutlaka bir karar verecektir…
Ak Parti 7 Haziran seçimlerinde Sakarya’da kötü bir seçim kazandığında mevcut teşkilat yöneticileri eleştirilmişti…
İstifaya davet edenler de oldu…
Hattı zatında 7 Haziran seçimlerinde sahada olması gereken bazı kimseler de ortalıkta pek görünmedi…
1 Kasım seçimlerinde ise oy oranında tarihi rekora imza atıldı, fakat teşkilatı kutlayan yok…
Bu ne yaman çelişki…
Kaybederse teşkilat, kazanırsa teşkilata pay çıkaran yok…
Elbette Ak Parti hala kurucu lideri ve genel başkanına milletin olan teveccühü ile oylarını yükseltiyor…
Ama (yerelde) sahada olan bir teşkilat da var…
Duyuyorum ve bazılarını da yakından takip ediyorum…
Tespitim o dur ki; kimi belediye başkanları işlerini layıkıyla yaparlarsa teşkilatlarla uğraşmaya zaman bulamazlar…
Milletvekilleri de teşkilatlarla beraber yürümeli…
Teşkilata güç vermelidirler…
Eğer seçilmişler kendi teşkilatlarına güç vermezlerse kaybeden şahıslar olmaz, parti olur…
Zira parti teşkilatlarında görev alanlar parayla değil, gönülden hizmet ediyorlar…
Ak Parti kimsenin şahsi egosuna ve küçük düşünenlere teslim edilecek parti de değildir…
Siyasi geleceğinden kaygı duyunlar, oturdukları hizmet koltuğunun hakkını veremeyenlerdir…
Ak Parti milletin partisidir…
Ak Parti teşkilatlarında yöneticilik yapan herkes değerlidir…
Enerjinizi teşkilatın yöneticilerine ayırmak yerine kendi işlerinize harcarsanız daha çok ve kaliteli hizmet etmiş olursunuz…
Yaptığınız ve yapacağınız iyi hizmetin karşılığı siyasi gelecekten kaygı duymanızı önler… 
Hedefsiz siyaset olmaz…
Özellikle altını çizerek söylüyorum…
Kimse üzerine alınmasın…
Mütevaziliğini kaybeden seçilmiş bir belediye başkanı ya da milletvekili, bu partinin hizmet heyecanını köreltir…
Ne olursan ol…
Tevazu sahibi ol, ama koltuğun kölesi olma!
Sağlıcakla kalın…