Bugün “Ramazan Bayramı’nın” birinci günü!Bütün okuyucularımızın “Ramazan Bayramı” mübarek olsun.

Bugün sizlerle şöyle bir “nostalji” yapıp çocukluğumuzun o eski bayramlarınıtekrar bir hatırlayalım istedim.

Zira çocukluğumuzda “bayram sabahlarının” ayrı bir yeri vardı. Bir gün öncesinden yani “arife” günü bütün hazırlıklar yapılır heyecanla “bayram sabahı” beklenirdi…

Bizim çocukluğumuzda öyle evlerde “hazır baklava” falan olmazdı. Bütün mahalle “imece” usulüyle birbiriyle yardımlaşır günlerce hamur açıp “baklava” hazırlardı.

Birde o baklavaların fırına götürülüp pişirilmesi vardı ki, sormayın. Mahallenin bütün “baklava tepsileri” toplanır tekelden fırına götürülürdü.

Mübarek pişip üzerine ağdası döküldüğünde ise tadı bir başka olurdu. İnanın o lezzet ve o tadı bugün en bilenen “baklava” markalarında bulamıyorum…

Gelelim “bayram sabahına.” Babamın ağabeylerimle birlikte yattığımız odaya gelip bizi “bayram namazına” kaldırdığı o anı hiç unutamıyorum.

Zaten heyecandan gözümüze uyku girmezdi ama babamın; “Hadi çocuklar bayram namazına” diye seslenmesiyle heyecanım bir kat daha artardı.

Sonra “abdestler” alınır “bayramlıklar” giyilir, babam ve ağabeylerimle birlikte doğruca caminin yolu tutulurdu…

Cami dönüşü evde annem tam bir “bayramlık” kahvaltı hazırlamış bizi beklerdi. Bütün aile aynı masada ağız tadıyla kahvaltımızı ederdik.

Kahvaltımızı edip evdekilerle bayramlaştıktan sonra ağabeylerimle birlikte mahallede “bayramlaşmaya” çıkardık.

Annem özellikle mahallede büyük küçük herkese gidip “bayramlaşmamızı” isterdi. Bizde çalmadık kapı bırakmazdık…

Eski “bayramların” en büyük özelliği de bugün olduğu gibi çocukları öyle “şekerle” falan kandırmak yoktu. Mahallemizde hangi eve girsek boş çıkmazdık.

Karınca kararınca “bayramlaşmaya” gittiğimiz hısım, akraba, eş, dost herkesten mutlaka bir “harçlık” alırdık. Sonrada o “harçlıkları” gönlümüzce harcardık.

Mahalle arkadaşlarımızla sinemaya gider, Adapazarı’nın belirli yerlerinde kurulan “panayırlara” gider “harçlıklarımızı” gönlümüzce tüketirdik…

Bugün bakıyorum da geçmişten günümüze yitirip tükettiğimiz sadece “bayram harçlıklarımız” olmamış.

Tüketilen koskoca bir kültür olmuş; inanç olmuş, sevgi olmuş, birliktelik olmuş ve en önemlisi insanlık olmuş.

Maalesef bugün birine “Bayramın kaçıncı günü evdesiniz?” diye sorduğunuzda aldığınız cevap “Bayram tatile çıktı” oluyor. İşte “bayramlardan” anladığımız bu...