Seçildiğinden bu yana 5 yıl boyunca otur.

Sonra “yerel seçimler” arifesinde birden aklına gelsin.

Şimdi çıkıp milletin gönlünü almaya çalış.

Göstermelik bir iki mahallede önceden planlanmış ziyaretler yap.

İnsana “daha önceleri neredeydiniz” diye sorarlar.

Muhtemelen de soracaktır.

Millet yer mi bunu…?

***

Evet!

“Yerel seçim” tarihi yaklaştıkça bazı belediye başkanları da ortalıkta görünmeye başladı.

Fırsat buldukça vatandaşla bir araya gelmeye gayret ediyorlar.

Tabi bu fırsatı bulmuşken de vatandaşla “fotoğraf” çektirmek ihmal edilmiyor.

Haliyle çekilen bu “fotoğraflar da” medyaya “servis” ediliyor.

Bu yolla sanki sürekli vatandaşla hep iç içeymiş gibi bir hava oluşturulmaya çalışılıyor…!

***

Gerçi yapılan ziyaretler de önceden programlanmış yerler olarak göze çarpıyor.

Yani “çat kapı” bir işyerine yapılmış bir ziyaret değil.

Belli ki “belediye başkanı şu saatte sizi ziyarete gelecek” türünden bir organizasyon.

Hal böyle olunca “figüranlar da” oldukça fazla oluyor.

Belediyede çalışan bazı isimler de bu ziyaretlerde yer alıyor.

Amaç “canı gönülden” bir ziyaret değil.

Amaç “dostlar alışverişte” görsün…!

***

Doğrusunu isterseniz biz bugüne kadar Sakarya’da ki birçok belediye başkanını vatandaş ziyareti yaparken görmedik.

Hele hele özellikle Ramazanlarda gidip bir gariban ailenin sofrasına oturup “iftar” veya “sahur” yaptığına hiç tanıklık etmedik.

Belediyelerin kendi “iftarlarında” bile vatandaşın içinde oturup onlarla “iftar” açmak yerine “protokol” masasında oturmayı tercih ettiler.

“İftar” bitip millet dağılırken birkaç vatandaşla “fotoğraf” çektirip sanki oturup onlarla birlikte “iftar” yapmış gibi bir hava oluşturmaya çalıştılar.

Bu yolla insanlara “şirin” görünmeye çalışsalar da vatandaşla samimiyet duygusunu pekiştiremediler…!

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan neden bu kadar çok seviliyor biliyor musunuz?

Fırsat buldukça bu milletle birlikte olduğu için!

Gece demeden gündüz demeden garibanın kapısını çalıp “yer sofrasına bağdaş” kurduğundan.

“Bir gece ansızın” kenar mahallede bir “gecekonduya” gidip oradaki insanlarla “çay” içtiğinden!

Sokaktaki bir “seyyar satıcının” tezgâhına gidip bir şeyler almasından.

Evine “ekmek” götürebilmek için “alın teri” ile çalışan o “işportacı” ile sohbet etmesinden.

Kendisine “Tayyip dede” diye seslenen küçük bir çocuğa “içgüdüsel” ve “samimi” duygularla “efendim” diye cevap vermesinden.

Kendisine seslenen gençleri kırmamak için “makam” aracını durdurup gençlerin derdini dinlemesinden!

Bu milletin derdi ile dertlenmesinden.

“Ümmetin” sıkıntısını kendisine dert etmesinden!

Bunlar sadece aklıma gelenler…!

***

Sen “pantolonun kırışır” diye bir garibanın “yer sofrasına oturma!”

Kenar mahallelerde bırak bir ailenin evinde “çay” içmeyi “gecekondu” var diye sokağa bile girme!

“Seyyar satıcıların” yanından bile geçme!

“İşportacıları” zabıtalarına tekme tokat toplat!

Bırakın küçük bir çocuğu size “başkan” diye hitap eden vatandaşı “gene ne isteyecekler” diye duymazdan gelip yüzüne bile bakma!

“Makam” aracını durdurup insanlarla sohbet etmek şöyle dursun, kimse görmesin diye camlarını “perdeyle” kapat!

Vatandaşın şikâyetlerini “kulak arkası” yap!

Bugün de kalkıp “şirinleri” oyna…!

***

Kimse kusura bakmasın.

Millet aynı yüzlerin bu “samimiyetsizliğinden” bıktı.

Artık millet karşında yeni yeni yüzler görmek istiyor.

En önemlisi de “samimi” isimlerin “aday” olarak gösterilmesini bekliyor.

Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da “milletin” ne istediğinin farkında…!