Bugün 24 Temmuz. Birçoğumuz için diğer günlerden farksız. Ancak gazetecilik mesleğini icra edenler için anlamlı bir gün.

Nitekim 24 Temmuz her yıl Türk basınından “sansürün” kaldırılması adı altında “Gazeteciler ve Basın Bayramı” kutlanmaktadır.

Adapazarı Gazeteciler Derneği Başkanı olarak “adet” olduğu üzere bizde bir açıklama yayınlayarak resmi görüşümüzü bildirdik…

Ancak konuyu biraz daha derin analiz edecek olursak 24 Temmuz 1908’de 2. Meşrutiyetin ilanı ile başlayan süreçten buyana basın çok fazla çeşitlendi.

Ogünlerde insanların haber alma özgürlükleri sadece çıkan gazetelere bağlı iken bugün “internet medyası” başlı başına bir haber kaynağı oldu.

Buna bir de facebook ve twitter gibi “sosyal medya” kanallarını da eklerseniz haber akışını “sansürlemek” pek kolay değildir…

Her ne kadar “sosyal medya” kanalları olan facebook ve twittere zaman zaman erişim engellense de buna “sansür” demek doğru değildir.

Nitekim “sosyal medya” üzerinden kendi adına hesaplar açarak önüne gelen bilgileri paylaşanlar “gazeteci” değildir.

Bu hesapları açanların, “gazeteciler” gibi önüne gelen bilgiyi araştırmadan, doğrulatmadan paylaşması ciddi bilgi kirliliğine ve sorunlara neden olabilmektedir…

Maalesef “medyanın” bu kadar çeşitlenmesine ve eskisine oranla çok daha rahat hareket etmesine karşın kalite aynı oranda artmamıştır.

Yerel ve ulusal anlamda “medya” habercilik anlayışından uzaklaşmış, tiraj ve reyting kaygısı yerini “ranta” bırakmıştır.

Bunun için de akla hayale gelmeyecek işlerin içine girip, bazen de devletin bekası bile göz ardı edilebilmektedir…

Bugün “medyanın” gelişen teknolojik şartlarda “sansür” diye bir sorunu yoktur. Ancak“medyanın” bugün “etik” sorunu vardır.

Nitekim tehdit ve şantaj yoluyla “rant” elde edip sonrada var olan bir haberi görmezden gelmek “sansürden” daha tehlikelidir.

Veya bir haberin doğru olmadığını bile bile, gerçekmiş gibi sunup,“sipariş” üzerine insanlara iftira ve çamur atmak “etik” bir anlayış değildir…

Böyle özel bir günde “medya” ile ilgili iyi şeyler yazmak isterdim ama maalesef basının hali içler acısıdır.

Bu yüzden de Türkiye’de ulusal ve yerel anlamda yayın yapan gazetelerin tirajları dibe vurmuştur. TV’lerin bile haber bültenleri reyting almamaktadır.

Bu anlamda “basına sansürü vatandaş uyguluyor” demek yanlış olmaz. Dolayısıyla asıl bu “sansür” nasıl kalkar ona bakmalı…