Bu sefer yediğimiz “at” ve “eşek” eti fena tepmiş olacak ki günlerdir bu konuyu konuşuyoruz.

Hoş konuşuyoruz konuşmak olmasına da ortada bir şey yok.

Sadece konuşuyoruz.

Yapanın yaptığı yanına kar kaldı.

Biz de dişlerimizin arasına kaçan “at” ve “eşek” etini temizlemeye devam ediyoruz…!

***

Dün Sakarya Kasaplar Odası Başkanı Nihat Kopal konuyla ilgili bir açıklama yaptı.

Dedi ki;

- Halkın sağlığını bozan kişilere “hapis” cezası verilmeli.

Çok doğru söylüyor.

Eğer;

Bir kasap.

Bir restoran.

Bir market.

Vatandaşın sağlığı ile oynuyorsa bunun bedeli mutlaka ödetilmeli.

Bu nedenle “hapis” cezası ilk başta akla gelen ceza olmalı.

Ancak bana sorarsanız yetmez.

Daha başka bir ceza da mutlaka olmalı…!

***

Mesela;

Bir firmanın ürününde “at” veya “eşek” eti mi tespit edildi.

Veya “zeytinyağı” yerine “10 numara yağ” mı sattı?

Anında o firmayı “mühürleyeceksin.”

Kapısına da herkesin görebileceği gibi “kalın” harflerle;

- Bu firmanın ürünlerinde “at” ve “eşek” eti bulundu.

- Bu firmanın “zeytinyağı” ürünlerinde “10 numara yağ” bulundu.

Yazıp bırakacaksın.

İşte o zaman verilen ceza bir işe yarar…!

***

Gerçi bizde de kabahat var.

Millete “at” ve “eşek” eti yediren firmalar belli.

“Zeytinyağı” diye “10 numara yağı” gazlayan restoran da orada duruyor.

Bu şartlarda bu firmaların “sinek avlaması” gerekir.

Tam tersi;

O firmalar yine tıka basa dolu.

Hiç birinde oturmaya yer bulamazsınız…!

***

Netice itibariyle;

Millet olarak biz bunları cezalandıracağımız yerde hala ürünlerini yemeye devam ettiğimiz müddetçe daha çok “at” ve “eşek” eti yeriz.

“10 numara yağı” salatalarımızda kullanırız.

Acaba diyorum;

“At” ve “eşek” eti yiye yiye bağımlısı mı olduk?

“10 numara yağ” kullanmadığımız salatalar tat vermiyor mu?

Galiba öyle.

Afiyet olsun…!