Aday adaylığı başvuruları hızlandı. Özellikle AK Parti’de aday adaylığı ile ilgili müracaat sayısında patlama yaşanıyor.Öyle ki, artık biz bile aday adaylarının hızına yetişemiyoruz. Hemen, hemen her gün 3-5 isim aday adaylığı için müracaat ediyor.Anlaşıl

Aday adaylığı başvuruları hızlandı. Özellikle AK Parti’de aday adaylığı ile ilgili müracaat sayısında patlama yaşanıyor.

Öyle ki, artık biz bile aday adaylarının hızına yetişemiyoruz. Hemen, hemen her gün 3-5 isim aday adaylığı için müracaat ediyor.

Anlaşılan içinde bulunduğumuz hafta aday adaylarının ortaya çıkıp müracaatlarının yapıldığı bir zaman olacak…

Elbette aynı partiden de olsa bazı isimlerin birbirleriyle yarışması demokrasi adına oldukça önemli.

Yeter ki, kimse kimseyi kırıp dökmesin. Mevcut belediye başkanları da kendi yerlerine aday adayı olanları anlayışla karşılasın.

Madem bu bir “hizmet” yarışı kendine güvenen herkes herkesin yerine aday adayı olabilir. Olmalı da…

Zaten partiler de bunun için var. Bir kimse fikrini, zikrini ve dünya görüşünü temsil ettiği partiye durup dururken üye olmaz.

Gençliğinden, hatta çocukluğundan beri kendisini temsil ettiğini düşündüğü partide laf olsun diye “askerlik” yapmaz.

İşin temelinde amaç “hizmet” etmekse günü geldiğinde bilgi birikimini insanlarla paylaşmak ve vatana, millete faydalı olmak için çalışır…

Seçim zamanları işte bu isimlerin ortaya çıkmak için fırsat kolladığı zamanlardır. Bu zamanlarda yan yana, omuz omuza çalışan isimler bir anda rakip olurlar.

Tabi bu rekabet de “adayların açıklanmasıyla” son bulur. Neticede aday olamayanlar rakip oldukları partililerin yanında çalışmalarına devam eder.

Elbette kırılanlar dökülenler olsa da önemli olan “nasip değilmiş” deyip hakkına razı olabilmektir…

Bu yazdıklarımın biraz “uzaktan gazel okumak” gibi olduğuna katılıyorum. Zira hiçbir zaman bu böyle olmaz.

Aynı parti içinde olunsa bile rakiplerini ekarte edebilmek için her yolu “mubah” sayanlar çıkar.

Zira her aday adayı gönlünde yatan makamı liyakatine ve tecrübesine bakmaksızın sadece ve sadece kendisine layık görür.

Aday adaylığından “adaylığa” terfi edemeyince de hakkının yendiğini ve ayağının kaydırıldığını düşünür…

Birilerine ters gelse de “adaylık” noktasında “kerameti” insanın kendisinde araması doğru değildir.

Senin “nasibinde” yoksa zorla bir takım “fotoğraf karelerine” girip kendini önemli biriymiş gibi göstersen de nafile.

Kaldı ki, tanıdık, tanımadık, sağda solda önüne gelene “40 kere adayım” demekle de “aday” falan olunmuyor.

 

Zaten “40 defa” değil, daha “aday aday aday aday” deyip biraz uzattığınızda anlam da değişiyor. Anlayacağınız uzatmaya gerek yok. Herkes “nasibine” razı olun…